بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

El-Mü'min Sûresi ayet 45, 46

Ehli Sünnet şu ayet-i kerîmeden delil alarak kabrin azabını, ayet ve hadîse dayanarak imanla ka­bul etmektedirler. Ancak kabirde azabın keyfiyetini bilmeyiz; onunla mükellef de değiliz. Bilgisini Allah'a havale ettiler. Telkînin, duanın faidesi, ölülere vardır; ilerde gelecektir.

فَوَقَاهُ اللّٰهُ سَيِّئٰاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِاٰلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ العَذَابِ اَلنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوّاً وَ عَشِيّاً وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ اَدْخِلُوا اٰلَ فِرْعَوْنَ اَشَدَّ العَذَابِ
“Hakk Celle ve A'lâ, fir'avnın ve fir'avnın ehlinin kötü ve çirkin hilelerinden o Mü'mini muhafaza etti. Fir'avn ve ehlini de çetin azab ile kuşatıverdi. Öyle bir azab ki ondan fir'avnın ehli kuşluk vakti ve öğleden sonra cehennemin ate­şine arzolunurlar = ateş kendilerine gösterilir. Kıya­met koptuğu günde meleklere şöyle emrolunacak: Fir'avn ehlini, azabın en çetin olanına sokunuz.”
[[1]] buyrulmaktadır.

اَلنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوّاً وَعَشِيّاً "Kuşluk vakti ve öğleden sonra cehennemin ateşine arzolunurlar." cümlesinde bildirilen sabah ve akşam yahud gece ve gündüz, kıyametten evvel, dünyadadır. Ay­rıca ondan sonra kıyametin kopacağı zamanda dahi ayrıca çetin azaba maruz kalacaklarını bu ayet-i ke­rîme açıklamaktadır.[27/s.158]

 



[[1]]El-Mü'min Sûresi ayet 45, 46