NEFSİN SURETLERİ
(1)EMMARE NEFSİN GALİB SURETİ
1-Mana alemi itibarıyla nefs-i emarenin tağutu, ahlak ve tabiatiyle yaşadığı hayvanın suretine dönüşür; maddi bedenin suretinin hakikatinden uzaklaşır.
2-Beyincik içerisindeki kirpi (1) suretinde nefsin istek ve arzılarının = azimlerinin okları, fiile geçireceği azanın sinir sistemi içerisinde hükümran olmasıyla derhal kalb, kendisine has suretinden çıkar = lekelenir. Azasının işlenilmesiyle de ruh mesh olur, işlediği işi kendisine ğalib olan hayvanın suretine dönüşür; gazab itibarıyla köpek = tazılaşır, (2) şehvet itibarıyla domuzlaşır.(3)
3-İsteğine kavuşması için nifak ve riya = gösteriş vasıfları yüzünden bukalemun (4) veyahut da maymunlaşır (5) yahud da tilkileşir.
4-Bütün bunlarda galib gelmesi için, helal haram demeksizin mideye celb ettiği gıdalar sebebiyle diliyle otları karıştırıp yiyen inek (6) suretine girer.
5-Şeytaniyye neffsi itibarıyla her bir an başka başka hayvan suretine girer. Bütün bunlarda maksadına ulaşmadığı zaman sırtlan = kaplanlaşır.(7) Hırs, hased ve ihritasından dolayı kurt olur. (8) Faaliyetinde başarısız olursa akrebleşir; (9) kendi kendini sokar = intihar eder. Başarılı olduğu takdirde, bir taraftan karga ve papağan (10) gibi kendini temize çeker; kırkayak (11) gibi onunla göründüğü güzel ahlakla kamuflaj yapar ve zehirli yılan (12) gibi sokar.
6-Şeriatin = İslam dininin aleyhine döndüğü için kırkayak gibi onunla göründüğü güzel ahlakla kamuflaj yapar; inkarını gizlemekte timsah (13) suretine dönüşür ve ahtapot gibi gayrın kanını emmek için ona yapışır. Ve artık … ene= “Ben” der; kendi kendine tapar yahud en çok korktuğu en çok sevdiği gayrına tapar.
(2)LEVVAME NEFSİN NE GALİB NE MAĞLUB SURETİ
1-Zaman zaman İlahi buyrukları işiten emmare nefsin tağutu, yaptığı işlerinin sonucunu düşünüp korkar. Korku kendisine telaş, elem ve mahcubiyet verir. Yaptığından pişmanlık duymasıyla beyincik içerisindeki kirpi suretinde nefsin azimlerinin, korkudan dolayı fiile geçiremeyeceği azanın sinir sistemi içerisinde zaif kalmasıyla, derhal, lekelenen kalb, ruhun derin merkezlerinden kopan nurani parıltıları akseder; kendisine has suretine dönüşür.
Azanın nefsin azmini yerine getirmemesiyle de ruh meshten kurtulur. Nefs kirpi gibi kılıfına çekilir, cansız gibi halsiz düşer.
2-Eğer levvame = kendi kendini kınayan nefs; korku, mahcubiyet ve utanç hasletleriyle hissen inandığı yahud müşahede ettiği İlahi buyrukların kılıcıyla adamakıllı korkup teslim olursa, korkusu sevgiye dönüşür; şirk, nifak ve riyadan, Tevhid, ihlas ve takvaya sarılır; utanç, korku, mahcubiyet halinde diliyle söylediği = zikrettiği lafzın telaffuzundan mesela ………… Allah Allah deyişinden nur kıvılcımları, dimağın içerisinde hayvan suretinde olan his ve duyguların üzerine şimşekler gibi yağar; teker teker, planlanan çizgi ve suretleri siler; artık önceki menfi tüm istek ve arzuları imha eder; tevbeyle, takvayla ilhamlanır. Levvame nefsin vasıfları mülhemeye dönüşür.
(3)İLHAMLANAN NEFSİN SURETİ
1-Mülheme = ilhamlanan nefs, İlahi buyrukların kılıcıyla adamakıllı korkup teslim olduğu, korkusu İlahi sevgiye; inkarı imana; şirk, nifak ve gösterişi sıdk ve ihlasa dönüştüğü halde, diliyle söylediği = zikrettiği lafzın telaffuzundan mesela ……….. Allah Allah deyişinden nur kıvılcımları, dimağın içerisinde hayvan suretinde olan his ve duyguların üzerine şimşekler gibi yağdığı andan itibaren basireti = kalb gözü açılır; melekler vasıtasıyla konuşturulur, İlahi buyruklar nefse öğretilir.
2-İlahi sevgi ve emrlere teslim olmak, sıdk ve ihlas nisbetinde feraseti = dimağın içinde altıncı hissi açılır. Ve bu açılışla, önceden hayal zannettiği uhrevi saadetleri, cenneti, cehennemi, azab ve sevabı gözüyle görür gibi olur.
(4)MUTMAİNNE = SÜKUNET BULAN NEFSİN SURETİ
1-İlahi sevgi ve emrlere teslim olan, sıdk ve ihlas nisbetinde feraseti = dimağın içinde altıncı hissi açılan ve bu açılışla, önceden hayal zannettiği uhrevi saadetleri, cenneti, cehennemi, azab ve sevabı kalb gözüyle gören mülheme nefse, bir taraftan şeytan, bir taraftan melek musallat olur.
2-Başta İlahi inayet olmak üzere kamil mürşid, mülheme nefse şeytan tarafından gelen vesveselerin yollarını kapatma usulünü salike bildirir; salik de gördüğü, işittiği zihni ışık ve telkinleri sarf-ı nazar edip, benliğini şeyhinin benliğine, iradesini onun iradesine fena buluncaya kdar dercetmekle mutmain olur =sükunet bulur. Artık şeytanın kaçmasıyla melek, salikin kalbi içinde oturur; oturan, kamil mürşidin ruhaniyeti olan melek, şeyhinin vazifesini görür, irşad eder. Nurun kalbe girişinin manası budur.
(5)RADİYE NEFSİN SURETİ
1-Mutmain olan ve sükunete eren ruh, kalb ve akıl, şeyhin vazifesini gören ruhaniyetinin = meleğin emr ve yasaklarını, kemal-i teslim, kemal-i ihlas ve kemal-i mehabbetle kabul edip rıza gösterirse, derhal mutmainne nefs, radiye makamına atlar = geçer ve basireti tamamen açılır.
2-Basiretin açılışı anında önceden hak ve gerçek gördüğü madde alemi hayale, hayal zannettiği mana alemi ise hakikate dönüşerek bariz bir surette görülür ve eşyanın hakikati ortaya çıkar; dünyanın fani olması, ahiretin baki olması, hatta Arş-ı A’la dahi görülür.
3-Dışarıdan yine şeytan ilka’ ettiği vesveselerle salike benlik hissini verir: “Kutub oldun.. Şu oldun.. Bu oldun..” der. Salik, onun telkinini kabul ederse, işi istidraca dönüşür. Artık ruhaniyetten değil, bizzat madde aleminde cismani buluşmakla şeyhinin emr ve telkinlerini kabul ederse, radiye olan nefse dini tatbikatlar aşırı derecede sevdirilir; önceden zorluğa katlanarak işlediği taat ve ibadetin zorluğu zeval bulur.
(6)MERDİYE NEFSİN SURETİ
1-Bizzat madde aleminde cismani buluşmakla şeyhinin emr ve telkinlerini kabul eden, dini tatbikatlar aşırı derecede kendisine sevdirilen, önceden zorluğa katlanarak işlediği taat ve ibadetin zorluğu zeval bulan merdıyye nefsin nazarında = itikadında, dünya o kadar küçülür ki, kocaman yer küresi yumurta kadar küçülüp değersiz kalır. Uhrevi saadetin kazanılmasına vesile olan bir nafilenin işlenilmesi, dünya kadar değer kazanır.
2-Burada artık madde alemi bitmiştir. Madde ve hatta Arş’ın çok fevkindeki emr alemine latifeler yükselmiştir. Radıye nefs, merdıyyeye dönüşmüştür. Yaptığı ibadetinin semerelerini müşahede eder ve İbadullah’ın içerisine girmiş olur. (26/s.1-15)