AYET FİHRİSTİ_27 | Kitap/Sayfa | |
Ahzâb Sûresi ayet 21 | لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِى رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللّٰهَ وَاليَوْمِ الاٰخِرِ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثِيرًا | 27/s.187 |
Ahzâb Sûresi ayet 21 meali | “Andolsun, Rasûlullah'ta sizin için güzel örnekler vardır; Allah'ın rahmetini uman, ahiret gününe inanıp amaçlarını ahiretine bağlayan ve Allah'ı çokça zikreden kimselere mahsus olmak üzere.” | 27/s.187 |
Âl-i İmrân Sûresi ayet 19 | اِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللّٰهِ الاِسْلاَمُ | 27/s.219 |
Âl-i İmrân Sûresi ayet 19 meali | “Şübhesiz Allah nezdinde din, İslamdır...” | 27/s.219 |
A'râf Sûresi ayet 34 | فَاِذَا جَاءَ اَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَاْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُون | 27/s.179 |
A'râf Sûresi ayet 34 meali: | “Ve mukadder olan ecelleri geldiği zaman, aslâ bir lahza öncesine gelmez ve bir lahza sonrasına tehir olmaz.” | 27/s.179 |
Bakara Sûresi 151 | كَمَا اَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِنْكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الكِتَابَ وَالحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ | 27/s.187 |
Bakara Sûresi 151 meali | “Nitekim sizin cinsinizden size beşerî ve rûhî ciheti âlî rasul gönderdik. Üzerinizde ayetlerimizi tilâvet ediyor = okuyor, sizi temizliyor, Kitab'ı = bütün özel-liğiyle Kur'ân'ı ve hikmeti = sünnetini size öğretiyor; daha evvelden bilmediğiniz birçok şeyleri de size öğreti¬yor.” | 27/s.187 |
Bakara Sûresi ayet 213 | مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الكِتَابَ بِالحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ وَ مَا اخْتَلَفَ فِيهِ اِلاَّ الَّذِينَ اُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ البَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذِينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ مِنَ الحَقِّ بِاِذْنِهِ وَاللّٰهُ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ اِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ | 27/s.23 |
Bakara Sûresi ayet 213 meali | “İnsanlar bir tek ümmet = Tevhîd dîni üzerinde iken, bilahare kiminin imana, kiminin de küfre sapmaları sebebiyle Allah, müjdeleyici ve korkutucu elçiler göndererek beraberlerinde, insanların ihtilafa düştükleri şeylerde aralarında hak ve adaletle hüküm etmek için kitabları dahi indirdi. Apaçık hükümler kendilerine gelen ehli kitabdan başkası, dînî hükümlerde hasedden dolayı ihtilaf = muhalefet etmediler. Ve binnetice Allah, izniyle ihtilaf ettikleri sebebiyle iman edenleri hak ve dosdoğru yolu bilip seçmeye iletti. Allah kimi dilerse onu dosdoğru yola iletir.” | 27/s.23 |
Bakara Sûresi ayet 282 | وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُ | 27/s.227 |
Bakara Sûresi ayet 282 meali | “Allah'tan korkun, Allah size öğretiyor.” | 27/s.227 |
Duhan Suresi ayet 10 | فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَاْتِى السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ | 27/s.192 |
Duhan Suresi ayet 10 meali | “O halde sen ey insan, semânın apaçık bir du-man geti¬receği günü gözetle.” | 27/s.192 |
En'âm Sûresi ayet 125 | فَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلاِسْلاَمِ وَمَنْ يُرِدْ اَنْ يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَاَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِى السَّمَاءِ | 27/s.219 |
En'âm Sûresi ayet 125 meali | “Binaenaleyh Allah, kimin hidayetini dilerse, İslamın kabulü için göğsünü genişletir. Kimi de saptırmasını dilerse, onun da göğsünü son derece daraltır; sanki o, göğe doğru çıkıyormuş...” | 27/s.219 |
Enbiya Sûresi ayet 30 | اَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا اَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ المَاءِ كُلَّ شَىْءٍ حَىٍّ اَفَلاَ يُؤْمِنُونَ | 27/s.156 |
Enbiya Sûresi ayet 30 meali | “İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim onları birbirinden yarıp ayırdığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmayacaklar mı?” | 27/s.156 |
Fâtır Sûresi ayet 11 | وَمَا يُعَمَّرُ مِنْ مُعَمَّرٍ وَلاَ يُنْقَصُ مِنْ عُمُرِهِ اِلاَّ فِى كِتَابٍ اِنَّ ذَالِكَ عَلَى اللّٰهِ يَسِير | 27/s.179 |
Fâtır Sûresi ayet 11 meali | “Canlılardan yaşatılan hiçbir ömür sahibinin yaşaması ve ömrünü noksan kılan hiçbir şey = sebeb yoktur ki, kitabda tesbit edilmesin. Ve bu tesbit, Allah'a pek kolaydır.” | 27/s.179 |
Fatiha Suresi Ayet 1 | بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ . | 27/s.180 |
Fatiha Suresi Ayet 1 meali | “Allah'ın adıyla. Yani “Tecellî etmesiyle gizli ve âşikâr nimetlerini Habîbi Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'in üzerine akıtan ve Onun vasıtasıyla ulvî ve süflî bütün kainatı feyzyab eden ve bütün İlâhî isimlerini, âlî sıfatlarını bir araya getirip kuşatan, beni maddi ve manevi zarar ve tüm belalardan, âfâtlardan koruyan اَللّٰه = Allah İsmi'nin yardımıyla, bereketiyle başlarım. Zira O, اَلرَّحْمٰن= Er-Rahman İsmi'yle umum mahluka gizli ve âşikâr nimetlerini göndermekte, özellikle Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'i seçkin bir Peygamber olarak, bütün insanları bütün saadetlere ulaştırması için gönderdi ve ve اَلرَّحِيم = Er-Rahîm İsmi'yle de hâssaten, âlî nimet olan şeriatine, sünnetine ittibâ' edene tecellî edecek; dünyada hem Onu hem ümmetini hidayet üzerine yürütecek, Sırât-i Müstakîm üzere sabit kılacak; ye-gane nimetinin tamamlanması için de, nimet diyarı olan cennetine sokacaktır.” | 27/s.180 |
Fatiha Suresi Ayet 2 | اَلحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ العَالَمِينَ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ | 27/s.180 |
Fatiha Suresi Ayet 2 meali | “Ezelden ebede kadar kimden, nerede, neye karşılık hamd = güzel, üstün övgüler meydana geldiyse, cümlesi, Rubûbiyet = Rabb olmak sıfatıyla âlemi yaratıp tedbir eden, kemâle erdiren Rabb'lerine mahsustur. Ki O, dünyada fazl-u kereminden الرَّحْمٰن «Er-Rahmân» İsm-i Şerîfi'yle, yarattığı, tedbir ettiği âlemden rızkı peşinde koşturduğu her bir mahlûkuna celbetmek vesilelerini yaratmakta, rızkını = avını = besinini tanıtarak kendisini rızkına iletmekte, peşinde koşturtmakta; onun rızkını da kendisine iletmektedir. الرَّحِيم «Er-Rahîm» İsm-i Şerîfi'yle de, dünyada içtenlikle Zâtı'na teslim = Dînine teslim olmakla ubûdiyetlerini izhar eden has kullarını, kendilerinden razı olabileceği amele iletmekte, onlara ameli tanıtmakta, dosdoğru yolda yürütmektedir. Ahirette ise, içtenlikle Zâtı'na teslim has kullarını cennete ve içindeki nimetlere iletecektir. | 27/s.180 |
Fatiha Suresi Ayet 3 | مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ | 27/s.180 |
Fatiha Suresi Ayet 3 meali | Ve O, hayra şerre mukabil = karşılık, mükafat vermek gününün yegane lutf-u kerem sahibi hükümdarı olması sebebiyle has kullarını cennete sokacak ve cennetin içindeki nimetlerini kendilerine tahsis ederek fazl-u kereminden nimetlerini onların peşlerine koşturacaktır. Aynı zamanda ceza olarak da, ceza vermek gününün yegane âdil hükümdarı olması sebebiyle kahrıyla âsileri cehenneme sokacak ve kendilerine tahsis ettiği ateş azabını dahi onların peşlerine koşturacaktır. | 27/s.180 |
Furkan Sûresi ayet 2 | فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا | 27/s.153 |
Furkan Sûresi ayet 2 meali | “Allah Teâlâ yaratmış olduğu muayyen mikdarlardaki mahlukunu = zerreyi, kürreyi, belli parçalara, belli özelliklere tahsis etmekle hüküm etti.” | 27/s.153 |
Hacc Sûresi ayet 10 | ذَالِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ | 27/s.177 |
Hacc Sûresi ayet 10 meali | “İşte bu acıklı azab, kendi elinle yapıp önünden göndermen sebebiyledir.” | 27/s.177 |
Haşr Sûresi ayet 7 | وَمَا اٰتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا | 27/s.129 |
Haşr Sûresi ayet 7 meali | “Rasûlüm'ün size getirdiği şeyleri tutun. Sizi sakındırdığı yasaklarına da son verin.” | 27/s.129 |
Hûd Sûresi ayet 6 | وَما مِنْ دَابَّةٍ فِى الاَرْضِ اِلاَّ عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا | 27/s.178 |
Hûd Sûresi ayet 6 meali | “Yeryüzünde çoğalıp yürüyen hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah tarafından olmasın.” | 27/s.178 |
İhlas Sûresi Ayet1 | قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ | 27/s.92 |
İhlas Sûresi Ayet1 meali | “Habîbim de ki: Sizin Kendisi'nden sormuş olduğunuz O = Hakîkî Yaratıcı, Rabb, Ma'bûd'un ismi Allah'tır.” | 27/s.92 |
İhlas Sûresi Ayet2 | اَللّٰهُ الصَّمَدُ | 27/s.92-99 |
İhlas Sûresi Ayet2 meali | O'ndan bahsettiğim “Allah, Sameddir = Kendi Varlığı Kendisi'ne kâfi geldiği için hiçbir şeye muhtac değildir, bilakis her şey Kendisi'ne muhtacdır.” | 27/s.92-99 |
İhlas Sûresi Ayet3 | لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ | 27/s.92 |
İhlas Sûresi Ayet3 meali | “Kendisi ğayrini doğurmadı. Başkasından da doğurulmadı.” | 27/s.92 |
İhlas Sûresi Ayet4 | وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ | 27/s.93 |
İhlas Sûresi Ayet4 meali | “Var ettiği mahluktan hiçbir şey Kendisi'ne denk değildir = olmadı.” | 27/s.93 |
İmrân Sûresi ayet 102 | يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ اِلاَّ وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ | 27/s.294 |
İmrân Sûresi ayet 102 meali | “Ey iman edenler! Yasakları terk ve emrleri yerine getirmekle Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa, öylece korkun, korunun. Sakın siz müslüman olmaktan başka bir sûretle can vermeyin.” | 27/s.294 |
İsrâ' Sûresi ayet 44 | وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ | 27/s.252 |
İsrâ' Sûresi ayet 44 meali | “Hiçbir şey yoktur ki Allah Teâlâ'yı hamdetmesiyle birlikte Kendisi'ne tesbih etmemiş olsun.” | 27/s.252 |
Kalem Sûresi ayet 51 ve 52 | وَاِنْ يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِاَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِكْرَ وَيَقُولُونَ اِنَّهُ لَمَجْنُونٌ وَمَا هُوَ اِلاَّ ذِكْرٌ لِلعَالَمِينَ | 27/s.258 |
Kalem Sûresi ayet 51 ve 52 meali | “O inkar edenler, zikri = Kur'ân'ı işittikleri zaman, nerdeyse gözleriyle seni devirmeleri için şiddetli hasedle bakarlar. Hâlâ da kin ve hasedlerinden: “Hiç şübhe yok, o bir delidir.” derler. Oysa O Kur'an, ancak âlemler için bir zikirdir = üstün ilimle bir öğüttür.” | 27/s.258 |
Kasas Sûresi ayet 88 | كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ | |
“Allah Teâlâ'nın Zâtı müstesna olmak üzere her şey helak = yok olacaktır.” yahud “Allah Teâlâ'nın Zâtı, sıfatı ve cihetinden başka her var her mevcud şey yok olmak halindedir.” | ||
Kehf Sûresi ayet 110 | قُلْ اِنَّمَا اَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى اِلَىَّ | 27/s.259 |
Kehf Sûresi ayet 110 meali | “Habîbim de ki: Ben de sizin gibi beşerim, ancak Bana vahiy geliyor.” | 27/s.259 |
Kehf Sûresi ayet 84 | وَاٰتَيْنَاهُ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ سَبَبًا فَاَتْبَعَ سَبَبًا | 27/s.177 |
Kehf Sûresi ayet 84 meali | “Biz İskender'e kuvve-i mümküneden kuvve-i meysereye varıncaya kadar her şeyden birer sebeb verdik. Nihayet o da sebeblere sarılmasının, tevessül etmenin peşine düştü.” | 27/s.177 |
Mâide Sûresi ayet 119 | رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ | 27/s.234 |
Mâide Sûresi ayet 119 meali | “Allah onlardan razı olmuş; onlar da Allah'tan razı olmuşlardır.” | 27/s.234 |
Mü'min Sûresi ayet 45, 46 | .فَوَقَاهُ اللّٰهُ سَيِّئٰاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِاٰلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ العَذَابِ اَلنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوّاً وَ عَشِيّاً وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ اَدْخِلُوا اٰلَ فِرْعَوْنَ اَشَدَّ العَذَابِ | 27/s.161 |
Mü'min Sûresi ayet 45, 46 meali | “Hakk Celle ve A'lâ, fir'avnın ve fir'avnın ehlinin kötü ve çirkin hilelerinden o Mü'mini muhafaza etti. Fir'avn ve ehlini de çetin azab ile kuşatıverdi. Öyle bir azab ki ondan fir'avnın ehli kuşluk vakti ve öğleden sonra cehennemin ateşine arzolunurlar = ateş kendilerine gösterilir. Kıyamet koptuğu günde meleklere şöyle emrolunacak: Fir'avn ehlini, azabın en çetin olanına sokunuz.” | 27/s.161 |
Nahl Sûresi ayet 68 | اَنِ اتَّخِذِى مِنَ الجِبَالِ بُيُوتًا | 27/s.16-25 |
Nahl Sûresi ayet 68 meali | “Dağlardan, .... evler edin.” | 27/s.16-25 |
Nahl Sûresi ayet 68 | ثُمَّ كُلِى مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ | 27/s.16 |
Nahl Sûresi ayet 68 meali | “Sonra meyvelerin herbirinden ye.” | 27/s.16 |
Nahl Sûresi ayet 68 | فَاسْلُكِى سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً | 27/s.17 |
Nahl Sûresi ayet 68 meali | “Rabb'inin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına git.” | 27/s.17 |
Nahl Sûresi ayet 68 | يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ | 27/s.18 |
Nahl Sûresi ayet 68 meali | “Onların karınlarından, renkleri çeşitli bir şerbet çıkar.” | 27/s.18 |
Nahl Sûresi ayet 69 | فِيهِ شِفَاءٌ لِلنَّاسِ اِنَّ فِى ذَالِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ | 27/s.18 |
Nahl Sûresi ayet 69 meali | "Onda insanlar için şifalar vardır. Elbette bunda düşünen bir kavm için büyük ibretler vardır." | 27/s.18 |
Necm Sûresi ayet 11 | مَا كَذَبَ الفُؤَادُ مَا رَاَى | 27/s.185 |
Necm Sûresi ayet 11 meali | “Gözünün gördüğü şeyleri, fuâdı = kalbinin saf özü yalanlamadı.” | 27/s.185 |
Necm Sûresi ayet 3 ve 4 | وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الهَوَى اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحَى | 27/s.128 |
Necm Sûresi ayet 3 ve 4 meali | “O başıboş konuşmuyor. Konuşması da görüşü değildir. O ancak vahiydir. Ona ilham edilmiştir.” | 27/s.128 |
Nisâ' Sûresi ayet 78 | قُلْ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ | 27/s.219 |
Nisâ' Sûresi ayet 78 meali | “Habîbim De ki: Kulun aleyhinde ve lehinde olan tüm olaylar, Allah'ın nezdindendir...” | 27/s.219 |
Ra'd Sûresi ayet 28 | اَلاَ بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ القُلُوبُ | 27/s.233 |
Ra'd Sûresi ayet 28 meali | “Dikkat edin! Allah Teâlâ'nın zikriyle kalbler, ruhlar sükûnet bulur.” ayet-i kerîmesindeki «Zikrullah»tan mak¬sad, Allah Teâlâ'yı çok zikreden ashab, tâbiîn ve ardınca giden-lerdir.» dediler. Bu takdirde ayet-i ke¬rîmenin manası, “Dikkat edin! Allah Teâlâ'yı dille¬riyle, canlarını ve mallarını harcamaları yani cihadıyla zikredenlerin isimleri sayesinde kalbler arınır, sükûnet bulur.” de-mek olur. Özellikle kendilerine cennet müjdesi veri-lenler. | 27/s.233 |
Secde Sûresi ayet 14 | وَذُوقُوا عَذَابَ الخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ | 27/s.175 |
Secde Sûresi ayet 14 meali | Ve daha evvel dünyada inkar ve ahiret gününü yalanlamakla işlemiş olmanız sebebiyle tükenmez, kesilmez azabı tadınız.” | 27/s.175 |
Secde Sûresi ayet 17 | فَلاَ تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا اُخْفِىَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ اَعْيُنٍ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ | 27/s.176 |
Secde Sûresi ayet 17 meali | “Dünyada akıl ve iradelerini yerli yerinde kullanmak sebebiyle hiçbir nefs kendilerine ahirette hazırlanan, gözleri aydınlatıcı, gizlenen mükafatları bilmez.” | 27/s.176 |
Tevbe Sûresi ayet 128 | لَقَدْ جَائَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَحِيمٌ | 27/s.186 |
Tevbe Sûresi ayet 128 meali | “Andolsun, sizin cinsinizden size, –her iki ciheti tertemiz– rasul = elçi gelmiştir. Yol şaşırıp işlediğiniz hata ve günahlarınız Kendisine çok ağır gelmektedir. Zira sizin hidayetinizin üzerine pek hırslıdır. Mü'minlere, bütün ihsanıyla kucak açmakta lütuf ve yumuşaklığıyla da rahm-u şefkat etmektedir.” | 27/s.186 |
Yûnus Sûresi ayet 61 | وَمَا يَعْذُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِى الاَرْضِ وَلاَ فِى السَّمَاءِ وَلاَ اَصْغَرَ مِنْ ذَالِكَ وَلاَ اَكْبَرَ اِلاَّ فِى كِتَاب مُبِينٍ | 27/s.155 |
Yûnus Sûresi ayet 61 meali | “Her halukârda ne yerde, ne gökte zerreler ağırlığınca hiçbir şey Rabb'inden gizlenmez. Bu zerreden daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki, apaçık kitabda = Levh-i Mahfuz'da da bulunmamış olsun.” | 27/s.155 |
Yûnus Sûresi ayet 62 - 64 | :اَلاَ اِنَّ اَوْلِيَاءَ اللّٰهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ اَلَّذِينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ لَهُمُ البُشْرَى فِى الحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِى الاٰخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّٰهِ ذَالِكَ هُوَ الفَوْزُ العَظِيمُ | 27/s.226 |
Yûnus Sûresi ayet 62 - 64 meali | “Haberiniz olsun ki, Allah'a itaatle, ma'rifetinde istiğrak ile yaklaşan Allah'ın velî kulları üzerine hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. Onlar iman edip takvâya ermiş olanlardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde = hükmünde aslâ değişme yoktur. Bu en büyük saadetin ta kendisidir.” | 27/s.226 |
Yûnus Sûresi ayet 64 | لَهُمُ البُشْرَى فِى الحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِى الاٰخِرَةِ | |
Yûnus Sûresi ayet 64 meali | “Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjdeler vardır.” | |
Yûsuf Sûresi ayet 17 | وَمَا اَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِقِينَ | 27/s.217 |
Yûsuf Sûresi ayet 17 meali | “...Ve sen bize iman etmiş değilsin; biz doğru söylemiş isek de. | 27/s.217 |
Zâriyat Sûresi ayet 22 | وَفِى السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ | 27/s.25 |
Zâriyat Sûresi ayet 22 meali | “Rızkınız da, size va'dedilen şeyler de semâdadır.” | 27/s.25 |
Zümer Sûresi ayet 7 | وَلاَ يَرْضَى لِعِبَادِهِ الكُفْرَ | 27/s.219 |
Zümer Sûresi ayet 7 meali | “...Ve kulu için küfre razı olmaz...” | 27/s.219 |
وَعَلَّمَ اٰدَمَ الاَسْمَاءَ كُلَّهَا | 27/s.21 | |
“Allah Teâlâ yarattığı Âdem'e hem kendi Zâtı'nın isimlerini, hem de görmüş olduğumuz çayırların, ağaçların, madenlerin isimlerini öğretti.” | 27/s.21 |