i’tisam
Birlik ve beraberlik, mülâkat anından itibaren iltifat, selam kalbe sevgi getirdiği gibi, bütün başarıların da başlangıcı olur. Demek birlik ve sevgi, samimiyet ve ihlas mülâkat anından itibarendir. Başlangıçta güleryüz ve güzel sözden ibaret selam ile bu manevi beraberlik temin edilir. Bir kitab güzel harf ve ruha hitab edici cümlelerle muntazam şekliyle meydana geldiği gibi müslümanların da cemaatleşmeleri ve birbirine kaynaşmaları güler yüz ve güzel sözle meydana gelir. Kitabın lafız ve mana itibarıyla intizamlı satırları insanların ruhuna ferahlık verdiği gibi güler yüz ve güzel söz de kalbe ferahlık ve sevinç verir, toplum ferdlerini bir araya getirir. İki kap arasındaki satırlara kitab denildiği gibi, güler yüz ve güler sözde birleşip nefretsiz mülâkatta kaynaşan iki veya birkaç müslümanın bir araya gelmesine ülfet denilmektedir. Müslümanların şekil, örf, âdet, ırk, meşreb ve mezhebleri ne olursa olsun, Kitab ve Sünnet kaplarının arasında birleşmeleri mecbûrî ve zarûrîdir. Bu işe “i’tisam” denilir.
Güler yüz ve güzel sözün semeresi olan ülfet: mülakat anından itibaren alışmak, sevişmek, tanışmak, cana yakın olmak ve bundaki dostluğa devam etmek, ayrıca ruhların birbirine bu sayede ısınması demektir. İslamî bir cemaat ülfetle var olur. Ülfetin zıddı nefrettir.
Güler yüz ve güzel sözün semeresi olan ülfetin şartları da tanışmak, dayanışmak ve yardımlaşmaktır. Enerjisi iman, barajı Kur’an, kabloları hadis, müctehidler onun direkleri, mezheb ise trafo gibidir. Diğer mü’minler ise, ruhları birer lamba, alet ve edevatlar... Güzel sanat ve ahlakın alâmeti olan güler yüzlülük ve güzel söz söylemek sigortalar gibidir. [7/s.692]
İ'tisam= Allah Azze ve Celle'nin emrlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla dinine sarılmak, [8/s.335]
İ’tisam; Allah Teala'nın dinine sımsıkı sarılmak şartıyla Allâh'ın ahkamını evvelen ve bizzat kendi nefsi hakkında, ikinci olarak da başkası hakkında bittebi' icra etmektir. I'tisamda birinci kaynak, Kur'ân-i Hakim, ikincisi hadis-i şeriflerde bildirilen emrleri yapmak, yasaklardan sakınmakla dini sımsıkı tutmaktır, İslam dînine sarılmak iman ve islamın icabıdır. Dînin yaşanmasını sağlamak, saadet ve nimetlerinden faydalanmak, nimetlerini kazanmaya bilfiil çalışmak, iman kardeşliğine bağlanmaktadır; buna i'tisam denilir.
İ'tisam da, Kur'an ve hadisle Mü'minlere emrolunmaktadır. Çünkü i'tisam, Allah Teâlâ'nın nizamını hâkim kılmak, toplum olarak dînine bağlı kalmak ve ona sarılmak sûretiyle şeriati tatbik etmekle gerçekleşir. Aksi takdirde ittifak kurulmazsa, İslam dini yaşanmış sayılmaz; binaenaleyh Müslümanlar da toplu bir halde huzur ve refahtan ibaret tayyibe hayatına kavuşamaz. İşte Mü'minlerin tayyibe hayata ulaşabilmeleri için Allah Teâlâ Kurân-ı Hakim'de: "Hepiniz toptan Allah'ın ipine = dîni hükümlerine sarılın ve ülfeti bırakmakla da parçalanıp ayrılmayın..." (Âl-i imrân S.A.103) buyurdu. Ayet-i kerîmedeki الحبل kelimesi lugatta «ip» manasında olsa bile, mecaz ve istiâre yoluyla, ahd, eman, eminlik ve Allah'ın vuslatına denilir. [8/s.336]
Hadîs-i şerîfte de Allah Teálâ'nın kulundan razı olduğu hasletlerden biri olan i'tisama büyük bir ehemmiyet verilmiştir:
إن الله يرضى لكم ثلاثا و يسخط لكم ثلاثا يرضى لكم أن تعبدوه ولا تشركوا به شيئا و أن تعتصموا بحبل الله جميعا و أن تناصحوا من ولاه الله أمركم و يكره لگ قیل و قال و كثرة السؤال و إضاعة المال"
“Allah sizin üç şeyinize razı olur ve üç şeyinize razı olmaz :
Sizin O'na ibadet edip de Kendisi'ne ortak koşmamanıza,
topluca Allah'ın dînine sımsıkı sarılmanıza ve Allah'ın işleriniz için idareci tayin ettiği Müslüman kimselerle iyi geçinmenize razı olur.
Sizin dedikodu etmenizi , çok soru sormanızı ve malı israf etmenizi kerih görür ."
buyrulan hadis - i şerîfte konumuzla ilgili, "Topluca Allah'ın dinine sımsıkı sarılmanıza ve Allah'ın işleriniz için idareci tayin ettiği Müslüman kimselerle iyi geçinmenize razı olur . " cümlesinin emridir .
"Ülfeti bırakmakla da parçalanıp ayrılmayın." ayetini bahane ederek Asr - ı Saadetten zamanımıza kadar gelen ayet ve hadise dayalı ulemânın ihtilaflarını inkar etmek, aslâ doğru değildir. Zira ayet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde emredilen i'tisam = cemaatleşmek = ittifak, şeriatin fürû' meselelerine değil, İslamın rükünleri gibi itikadi meselelere göredir. Yasaklanan tefrika da usûl-u dine aiddir. Yani "Allah Teâlâ'nın kitabında, Rasûlü'nün sünnetinde, bir tek olan Allah Azze ve Celle'ye ibadet etmekte ve kendisine hiçbir şeyi eş etmemekte tefrikaya düşmeyin." demektir .
Maturidî ve Eş'ari'nin temel itikadi meselelerdeki ihtilaflarına gelince, o dahi on iki meselede hududlandırılmaktadır; ihtilaflarının sadece lafzi olması, tefrikayı gerektirmediği gibi, aynı zamanda fürû' meselelerde, mesela "abdest şununla bozulur, şununla bozulmaz" diye ihtilaf eden ulemâya ittibâ' ve taklid dahi, tefrika yasağı altına girmemektedir. Binneticeولا تفرقوا "parçalanıp ayrılmayın." واعتصموا "sımsıkı sarılın"ın tefsiridir . Yani "Bir tek olan Allah Teâlâ'ya ibadet etmekte, Kendisi'ne hiçbir şeyi ortak etmemekte, hasılı usûl-u dinden sayılan Tevhid gibi temel meselelerde ittifak edin . " demektir .[8/s.336]