Vazife edilen zikirlere vird denilir. Kalbe gelen feyz ve inkişafa varidat denilir. Salike virdi nisbetinde varidatlar gelir; ve sırlar açılır. Şöyleki normal beşer aklı dairesinde kendi nefsine inancı hakiki, Rabb’ine inancı ise hayali ve bir türlü nazari iken, sultani zikir kalbe geldikten sonra ve hatta kalb çalıştıktan sonra salikin kendisine ve masivaya inancı nazari, Rabb’inin varlığı hususundaki inancı ise hakiki olur. Birinci itibarla iman, ilm-ul-yekin, ikinci itibarla hakk-ul-yekin, terakki ederse ayn-ul-yekin olur. Kalbi inkişaf olmadığı müddetçe Mü’min ehli hicabdan sayılır, mahcub ve mahrumdur. İşte bu mahrumiyetten kurtulmak için zikretmek şart koşulmuştur. (20/s.70)
Sultani zikir geldiği zaman, zorluğa katlanmak ve iradeyi kullanmak, hayal ve vehim ortadan kalkmış olur.(20/s.57)
Çokça zikretmenin manası da, her halukarda kendini Allah Teala’nın kontrolü altında bulundurup emrlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmaktan ibarettir. Bu keyfiyetle zikre murakabe denilmektedir. Bu makam kurbiyet, şuhud ve temkin makamı denilmektedir. İhsan makamı da bundan ibarettir.(20/s.58)