بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

tevbe

tevbe: Lüğat olarak tevbe, dönmektir. Dînî ıstılahta tev­be, günahtan bilfiil dönmektir.
Günahları afuv ettiren tevbelerin birçok rükün ve şartları vardır. İttifakî olan şartları: Tevbe,

            1-Bilfiil işlenen günahı terk etmek,

            2-Önceden irtikab olunan günahlardan nedâmet ve pişmanlık duymak,

            3-Terk ettiği günaha bir daha dönmemeyi azim­lemek,

            4-Geçirmiş olduğu fırsatı tedarik etmektir.

İşlenen günahta kul hakkı varsa, hakkı sahibine vermek veya helalleşmek, tevbenin şartlarındandır.
İşlenen günah Allah Teâlâ'ya aid ise, tedariki mümkün olan yerlerde mesela namazda, kaza etmek; tedariki mümkün olmayan içki içmek gibi günahlarda, terk etmek ve istiğfar şartıyla tevbe sayılır.

            5-Günah arzuları geldiğinde yahud işlenilen gü­nahın hatırlanması halinde istiğfarda bulunmak da tevbenin şartıdır.

            Ehli Sünnetin ittifakıyla, küçük olsun büyük olsun, işlenen her bir günahın ardından tevbe etmek vacibdir. Tevbeden sonra tekrar günahına dönen bir kimsenin, önce yapmış olduğu tevbesi bozulmaz ve ibtal olunmaz. Sonradan işlemiş olduğu günah, yeni bir günah olduğu gibi, tevbesi de yeni bir tevbe olur.

            6-Allah'ın azametine karşı, ufak suçunu büyük görmek ve bununla beraber Allah Teâlâ'nın rahmetinden ümid kesmemektir.[27/s.283-284]

 

Tevbe, yani Allah'a dönüş:

            a-Geçmişte yapılan günahtan pişman olunması,

            b-Gelecekte günah işlenmemesinin azimlen­mesi yani kesin karar verilmesi,

            c-Geçmişte kaçırılan farz ve vâciblerin kaza edilmesi, imkan nisbetinde kul hakkının hak sahiblerine verilmesi yahud hak sahibleriyle helalleşilmesi olmak üzere üç esasla gerçekleşir.

            İstiğfar, utanç ve mahcûbiyetin ifadesi olarak اَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ “Estağfirullâh” deyip Lafza-i Celâl'i uzatmaktır. Yani: “Allah'tan günahlarımın mağ­firetini dilerim.” demektir. [12/s.124]