بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

2.Ayna Kaninatın Oluşu

Kainatın oluşu O’na delildir. Kainatta hiçbir şey yoktur ki O’nu göstermesin.. Ondört asır evvel, ezel ve ebed aynası dünya’nın oluşundan bahsederken, henüz daha ilim ve fen ve şimdiki aletler, imkanlar yoktu. Fakat din muarızları gençlerin beynini uyuştururken, “din, ilme, terakkiye manidir” diye fıtri olan imandan uzaklaştırıyorlar. Bak şu ayete, dünyanın oluşundan nasıl haber veriyor.. Eğer ayetten anlarsan daha diyemeyeceksin ki, falan feylosof filanca ilmi çıkarmıştır; belki diyeceksin ki, Kur’an onları irşad etmiştir; araştırmaya mecbur etmiştir.. Sen de keyfini lezzetini bırak araştır.

Mademki Kur’an bu kainata mürşiddir, elbette ehli ilmi kendi hedeflerine irşad eder.
قُلْ أَئِنَّكُمْ لَتَكْفُرُونَ بِالَّذِي خَلَقَ الْأَرْضَ فِي يَوْمَيْنِ وَتَجْعَلُونَ لَهُ أَندَادًا ذَلِكَ رَبُّ الْعَالَمِينَ  
وَجَعَلَ فِيهَا رَوَاسِيَ مِن فَوْقِهَا وَبَارَكَ فِيهَا وَقَدَّرَ فِيهَا أَقْوَاتَهَا فِي أَرْبَعَةِ أَيَّامٍ سَوَاء لِّلسَّائِلِينَ
ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْأَرْضِ اِئْتِيَا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا قَالَتَا أَتَيْنَا طَائِعِينَ
 “Ey Habibim de ki: Gerçek siz mi, küre-i arzı iki nöbette Yaratan’ı, küfre ısraren ve inaden inkar ediyorsunuz, O’na ortaklar yapıyorsunuz? Halbuki O alemlerin Rabb’idir. Allah arzın üstünden çivi gibi  sabit sabit dağlar yaptı. Ve ondan bereketler  yani hayvanlar, otlar, ağaçlar, soğuk sular ve sair yarattı. Onda arayanlar için dört günde musavi gıdalar takdir eyledi = gizledi. Sonra iradesi göğe –ki o gök de bir buhar halinde idi- doğruldu da, ona ve arza: “ikiniz de ister istemez gelin” buyurdu. İkisi de Rabb’lerine cevaben: “isteye isteye itaaten geldik” dediler.” Fusulet Suresi ayet 9-11
 
"………." “Allah Teala cumartesi gününde toprağı yarattı; Pazar gününde topraktan dağları yarattı; pazartesi gününde ağaçları yarattı; çarşamba gününde nuru –yahud nunu-  yarattı; perşembe gününde yürüyen hayvanları yarattı; cum’a gününde son olarak ikindiden sonra son saatlerinde Adem’i yarattı.” 
Gerek yukarıdaki ayet ve gerekse bu ve benzer hadis-i şeriflerdeki günlerden maksad devrelerdir. İbni Kesir, bu gibi hadislerin garabetine işaret ettiyse de, başka birçok ehli hadis; “bu hadis sahih” dediler. Özellikle Şevkani, bu hadisi şerhederken, güzel izahatta bulunmuştur.
 İşte sarahaten Cenab-ı Hakk Teala buyurdu ki: ………….. Bu dünya olmadan gökler duman idi, gaz halinde madde idi.”  Hakk Teala yer ve gögü bir fabrika şeklinde yarattı. Çarkları, vidaları… her şeyini tamamladı. Fabrika olunca kat’i emr verdi ki: Size yarattığım ve bahşettiğim tesir, teessür, tasarruf ve size emanet ettiğim muhtelif vazifelerin icablarını yerine getirin. Vazifelerinizi yapın.. Böylece yer ve gök kıyametin sonuna kadar vazifelerine hiç ihmal etmeden devam edecekler.
Unsurlara bir temsil: Bir matbaacı matbaayı yapmış; demir harfleri düzmüş; sonra bir kişiyi vazifelendirmiş, “şu düğmeye bas o yazar” diye. Diğer taraftan gelmiş bir ebleh;  “hele hele bu cansız demirler nasıl kalemden daha iyi yazıyor” diye güya sebebini arıyor.. Kainattan ne anlar maddeci?.. Matbaa mesabesindeki unsurlardan ebleh ne anlıyorsa, kafir de sebeblerden o kadar anlar. Keza bir makine her teçhizatıyla hazırken, ebleh, direksiyon başındaki şoförü yani sebebi görünce, işte filan şoför makinayı yaratmış zanneder.
Tabiatçi sebeb ve faili birbirinden fark edemediğinden, şu kadar unsurları görünce, unsurları halık zanneder.. Ona tabiat ismini koyar ve der ki: Dünya bidayetinde gazla doluydu; darmadağınık iken muntazam bir şekilde teşekkül etti. Kesafetli ve hararetli idi ki, hesabı tasavvur olunamaz. Ve bu gazlardan; birleşik, tağyir ve tebdil edici muhtelif unsurlar peyda oldu. Ve şiddetle sıkıştırılan hareketli gazlar birleşe birleşe, kainat meydana geldi. Öyle merhale merhale, zaman zaman gördüğümüz oluşlar oldu. Ve kısım kısım olunca, her birisi başka bir şekil aldı.
   Evet, bu nizam delalet eder ki; unsur ve maddeleri yaratan ve vazifelendiren bir kudret sahibi önce var idi ki, her şeyden evvel dünya fabrikasını yokluktan icad etti.. O kuvvet sahibi ise Allah Teala’dır… Bu büyük kuvvet, ne büyük kuvvet.. O kudret sahibi, kudretini peygamberlere bildirdi. Kur’an’la da, zamanın en şerefli vaktinde en yüksek tekamül kürsüsünde oturan sevgili kuluna bildirdi ki: “Yer ve gök gaz halinde idi. Ben yarattım ve vazifelendirdim. Bununla beraber iman etmezler mi?” O’nun sevgili muhatabı O’ndan neler öğrendi, neler neler… Evet insan da o fabrikalardan birisidir. İnsan insanı yaratır mı?.. Veyahud insan kendiliğinden, Hakk’ın kurduğu nizam dışında meydana gelir mi?.. Allah’ın kudret-i semadaniyye’sini idrak etmek tabiatle değil, tabiatten çıkmakladır. Tabiat kanundur, yaratıcı değildir. Böylece kainattaki her bir zerre bir fabrikadır; O’nun mülk ve tasarrufundadır.