اَوْلِيَاء = «Evliyâ»nın tekili olan وَلِىُّ = «velî» kelimesi, lüğatte ya ism-i mef'ûl yahud ism-i fâildir. Lüğat bakımından velî: muhib = sevgi besleyen, karîb = yakın manasındadır. O halde birinci kademe olarak, hangi manada olursa olsun, ibadetle meşğul, günah işlemeyen; ikinci kademe olarak ise, Allah'ın Kendi hıfz ve himayesine alıp onu ibadet yapmaya ve hayr işlemeye muvaffak ettiği kimsedir.[27/s.222]
Velî, ibadetle meşğul, istikameti düzgün olan kimsedir ki Yûnus Sûresi'nin üç ayetinde Cenâb-ı Hakk Celle Celâluh onları şöyle vasfetmiştir:اَلاَ اِنَّ اَوْلِيَاءَ اللّٰهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ اَلَّذِينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ لَهُمُ البُشْرَى فِى الحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِى الاٰخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّٰهِ ذَالِكَ هُوَ الفَوْزُ العَظِيمُ “Haberiniz olsun ki, Allah'a itaatle, ma'rifetinde istiğrak ile yaklaşan Allah'ın velî kulları üzerine hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. Onlar iman edip takvâya ermiş olanlardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde = hükmünde aslâ değişme yoktur. Bu en büyük saadetin ta kendisidir.”[[1]] buyrulmaktadır. Ayet-i kerîmede velîler, “Onlar iman edip takvâya ermiş olanlardır.” diye vasıflanmakta ve velî, takvâ ve ibadetle tanınmaktadır. [27/s.222]
velî, ma'siyeti işlemekte ölü, emrleri yerine getirmekte dinç ve diri olan insandır.
Velî, ism-i mef'ûl manasında olduğuna göre, Allah Teâlâ da türlü salih rüya ve mükâşefeleri kendisine ihsan etmekle onu korur, hıfz-u himâyesine alır.