ATOM=ZERRE
Binnetice madde denilen şey, zerrelerden meydana gelir. Zerre de; yine kimya ve fizik ilimlerinin mütehassıs bilginlerinin beyanlarına göre özeti şudur:
Madde yahud zerre, akımı yani elektiriği olmayan = itiş – çekişsiz bir veyahud birkaç nötronlardan yani itiş – çekişsiz bir cüzden –ki bu cüz, idarecidir–; ikinci olarak, akımı çekici protonlardan; üçüncü cüz olarak da, iteleyici elektronlardan terkiblenmektedir. Yani zerre yahud madde üç cüzden müteşekkildir.
Hidrojende olduğu gibi elektronlar daima protonların adedine muvafıktır. Bir tek proton varsa, çekirdeğin etrafında dolaşan elektron da bir tane olur; iki proton varsa, iki tane elektron bulunur. فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا “Allah Teâlâ yaratmış olduğu muayyen mikdarlardaki mahlukunu = zerreyi, kürreyi, belli parçalara, belli özelliklere tahsis etmekle hüküm etti.”[[1]] buyrulan ayetin hükmünce “zerreyi, belli parçalara, belli özelliklere tahsis etmesi”nden murad, eski ulemâmızın cevher diye tarif ettikleri, yer almaya muhtac olmasına rağmen kendi kendini idare eden maddeler = zerrelerin, elektron, proton, nötron olmak üzere parçalarıdır. Bu zerreler yahud bu cevherlerin dengesini sağlayanlar elektron, proton, nötron asıl cüzlerdir. Özellikleri diye ifade ettiğimiz yani kendisi kendi varlığını sağlamayan, bilakis ancak cevherlere = zerrelere bitişmekle varlığı gerçekleşen, arazlardır; şekil, cüzlerin arasındaki boşluk, hareket ve sükûn gibi. İş böyle olunca cevherler, bizzat kendileri düşünülebilir, konu olabilir, fakat araz müstakil olarak düşünülmez, bilakis cevherlere teb'an düşünülebilir yahud da konu olabilir; yakut taşın rengi gibi. Yani renk ve şekil, arazlardır. Bu ğarib ve acîb, hayret verici üç cüzden mürekkeb zerre, kendisine tahsis edilen arazıyla, vasfıyla birlikte şaşmaz, belli, muayyen bir nizam üzere Allah'ın emr-u fermânıyla devam eder; o yarattığı proton ve elektronların adedi birbirini takib eder. Lâkin bununla beraber nötronların adedi aslâ proton ve elektronun adedini takib etmez. Küçük miskal halinde tartılması mümkün olanında hal bu iken, ne bakarsın, ağır tartıda yani uranyumda ise çekirdeğin etrafında takrîben iki yüz otuz sekiz protona mukabil, iki yüz otuz sekiz elektron bulunur. Aynı zamanda unsurların ihtilafı, proton ve elektronun adedlerinin muhtelif olmasından meydana gelir. Bazen de çekirdeklerin muvafakatından muhtelif zerreler elektron halini alırlar.وَمَا يَعْذُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِى الاَرْضِ وَلاَ فِى السَّمَاءِ وَلاَ اَصْغَرَ مِنْ ذَالِكَ وَلاَ اَكْبَرَ اِلاَّ فِى كِتَاب مُبِينٍ “Her halukârda ne yerde, ne gökte zerreler ağırlığınca hiçbir şey Rabb'inden gizlenmez. Bu zerreden daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki, apaçık kitabda = Levh-i Mahfuz'da da bulunmamış olsun.”[[2]] mealindeki ayet-i kerîmede اَصْغَرَ مِنْ ذَالِك “Bu zerreden daha küçüğü”nden muradın, zerrenin küçük parçası olması, nötron gibi; اَكْبَرَ “daha büyüğü”nden muradın, zerrenin en büyük parçası olması, elektron, proton gibi cüzler de muhtemeldir. Her halukârda bugün ilmin keşfetmiş olduğu, insana varıncaya kadar canlıların yaşamasına en büyük yardımcı hidrojenin de, miskâl-i zerresi, bir elektrondan ve bir protondan oluşmaktadır. Yer, ay ve sair gezegenler fezada yüzdüğü, aralarında belli bir mesafe olduğu gibi, konu olan madde yahud zerrenin Hâlık'ı, zerreyi de öyle yaratmıştır, aralarında zerrenin cüzlerine göre boşlukları, mesafeleri tayin etmiştir;
[[1]]Furkan Sûresi ayet 2
[[2]]Yûnus Sûresi ayet 61