Gençlik ve Hayat
On beş yaşına kadar insan hayat iskelesinde...
On beş yaşından itibaren hayat başlar; bir deniz...
İnsan ister istemez gençliğinde bu denizden geçer. Ya imana dayalı İslamî ahlak gemisine biner... ya da heyecanlanır, yüzerek geçmek ister.
Çünkü ya hayatında İslamî düsturlarla şehvet, şöhret, servet, riyaset putlarını kırıp, İslamî tatbik etmekle bu gemiye biner; ve kurtulur... ya da fitne, fisk ve fücur denizinde yüzer; boğulur..
Allah Teala bundan gençlerimizi kurtarsın. Hayatında genç, iffetle şöhreti, ruhî özleşmeye; serveti diğergamlığa; riyaseti hizmete çevirmekle gemisini yürütürse kurtulur. Ya da dalgalara teslim olur... Felaket...
Şehvet..
Her menfeati nefsine tahsis etmektir. Kibar ismi egoizm..
İnsana en çok mağduriyet veren bu put, ekseriyet on beş ila yirmi beş yaş arasında hükümran olur.
Hükümranlığına, Türkler "fuhuş" demişlerdir. Ne kadar yerinde!.. Gencin ilk vazifesi, şehvet putunu yıkmasıdır. Bu put nasıl yıkılır?.. Yıkılması, ya evlilik ya da oruçla mümkündür; başka değil..
Allah Teala'nın Rasulü:
"Ey gençler cemaati! Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse, hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha yumdurucu ve namusu da daha koruyucudur. Kimin de gücü yetmiyorsa, oruç tutmaya devam etsin. Çünkü oruç onun için (zinadan korunmak hususunda) hayaları için bir uyuşmadır." buyurmuştur.
Yani: Bu da erkekliğin teskînine bir yoldur.
Şöhret..
İnsan oğluna hükümran olan dünya hayatının ikinci putu, meşhur olma arzusudur. Her bir insan, benliğini bir şeyle teşhir etmek ister.
Bu arzu da insanı felaketlere sevk eden bir puttur. Her kişi içindeki maharetle bu arzuyu yerine getirmek ister. Menfî emel... Bu emeli kesen, ecel...
Gençlerin boş emel peşine düşmesi zehirdir.. Bunun tedavisi, benliğini, Allah Teala'nın Benliği'ne kurban etmektir.
Şeytan, hak ve gerçeği inkar etmekten ibaret kibirlilik emeliyle lanetlendi. Adem aleyhisselam, aşırı düşkünlük ve oburlukla cennetten kovuldu.. Hatasını anladı.
Yüz sene ağladı. Döndü, pişman oldu. Emelini bıraktı, kibirlilikten sakındı, acizliğini itiraf etti.
"Rabb'imiz, bizler nefslerimize zulmettik. Eğer Sen bizi esirgemezsen, suçumuzu örtmezsen zarara uğrayanlardan oluruz."(El-A'raf 23) dedi.
Onun edibane bu deyişiyle içindeki put yok oldu. Allah Teala da onu afuv etti; yer yüzüne halîfe kıldı. Şeytansa:
"Sen beni azdırdığın sebebiyle, ben de dosdoğru olan yolund(an onları çıkarmak için, pusuda) otururum." (El-A'raf 6) dedi.
Görülüyor ki, şeytan suçunu Allah Teala'ya isnad ediyor; kaderim böyle diyor. Sonra benliğini ortaya koyuyor. Ben...
Evet.. Egoizmi yok etmek için yol, Adem aleyhisselam'ın tuttuğu yoldur. Gençlerin ikinci vazifesi, Adem aleyhisselam'ın yolunu yol edinmeleri ve şeytan yolundan sakınmalarıdır.
Servet..
Genç yaşlarda insan oğlunu tahakkümü altına alıp köle gibi çalıştıran servet arzusu.. Servet putu iki başlı bir yılan gibidir.
Bir başı hased: varlıklının elindeki nimeti almak; bir diğer başı hırs: nimeti gayrına vermemek arzusudur. Bugünkü kibar ismiyle birincisine sosyalizm, ikinciye kapitalizm denilir.
İşte bütün dünyayı anarşi haline getiren bu puttur, ikisinin gövdesi birdir. Bunun tedavisi, yani bu putun ıslahı, infaktır. Yani her şeyini Allah Teala'nın dînine feda etmek ve varlığını O'nun hesabına harcamaktır.
İnsan kuldur, abddir. Allah ise Rabb'dir yani sahibdir. İnsan, kul; kazancıyla sahibinin mülküdür. Yani köle, kazancıyla efendisinin mülküdür.
İnsan henüz genç iken zatını Allan Teala'nın Zat'ına, benliğini O'nun Benliği'ne feda etmeli ve her şeyini O'nun hesabına göre harcamalıdır.
Bununla O'na iman etmiş olur. İşte bu imanla insan, fitne dalgalarından kurtulur. Demek insanı kurtaracak, imandır. Bu imanın kılıfı, güzel İslamî ahlaktır.
Özünden inanmak, sözünde ve fiilinde inancının gereğince tatbik ve hareket etmektir. Buna cihad denilir.
Riyaset..
Baş olma arzusu, dördüncü puttur. Baş olma arzusundan dolayı gençlikte insan, sık sık öfkelenir. Arzusunu yerine getirirse öfkesi diner; gideremezse bunalıma girer; her şeyi göze alır.
Firavunlar, halkı kendilerine tapmaya davet ettiler; tapmayanları öldürdüler. Onlar da fırsat buldukları zaman firavunları öldürdüler.
İşte öldürme ve öldürülme hadisesini ortaya getiren sebeb, riyaset arzusudur. Sen ben... Eğer insan şuurlanır:
"Ne ben ne sen; hakimiyet Allah Teala'nındır." derse, öldürme hadisesi yok olur.
Öyleyse ne ben ne sen.. O.. Yani hakimiyet Allah Teala'ya mahsustur. Ne ben ne sen.. Kanun Hazreti Kur'an'dır.. Eğer insan şuurlanır, özünde de buna inanırsa refaha kavuşacaktır.
Bugün sosyalizm ve kapitalizm çizgisinde olan bütün tecrübî fikirler sona ermiştir. Kurucuları dahi insanın bu sistemle idare edilemeyeceğini idrak etmişlerdir. Çünkü her iki sistemde de, yukarda tarif ettiğimiz dört put hükümrandır.
İslamdan başka insanı huzura kavuşturacak hiçbir şey yoktur. Öyleyse İslam, yani hakimiyeti Allah Teala'ya tahsis etmek; O'na inanmak ve dolayısıyla inandığı gibi yaşamak şarttır, işte bu vazifeyi yüklenecekler, müslüman gençlerdir.
Bu vazifeyi yüklenmek için yedi şart vardır: Geçmiş üzere üzülmemek; muhal olan bir şey için heyecanlanmamak; kendisinde olan kusur île başkasını ayıblamamak; işlemediği bir iş için mükafat beklememek; Allah Teala'nın emri dışında gençlik enerjisini harcamamak; feveranı ve öfkeyi dizginlemek; ve Allah Teala'nın haram ettiği şeylere asla bakmamaktır.
Allah Teala'nın Rasulü, insanın kurtuluşu için şu mesajı vermektedir:
"Size bir şey emrettiğim zaman, gücünüz yettiği kadar yapınız. Bir şeyi yasakladığım zaman, derhal ondan kaçının"
Demek günah alışkanlığını bırakmak çok kolaydır. Öyleyse ona son vermek gerekir.
Müslüman bir gençte aranılacak: haya, yani Allah Teala'dan utanmak; hilim, yani yumuşaklıkla davranmak; sabır, yani emrleri yerine getirmek için zorluğu yüklenmek, nefsin ateş gibi olan şiddetli arzularını bertaraf etmektir.
Unutmayalım ki, insanı efendileştiren, uslulaştıran, iman; dünyaya hakim kılan, İslamî ahlaktır.
İnsanın ruh ve nefsine tevdî edilmiş dört nimet vardır:
a. Sıhhat ve boş vakitle nehir gibi akıp geçen ömürdür.
b. Baraj gibi enerjiyle dolup boşalan gençlik kuvvetidir.
c. Bedenin kir ve yağı gibi birikip dağılan ve zeval bulan servettir.
d. Altın yazıyla yazılıp silinen bir kitab gibi, ilim ve sanat nimetidir.[17/s.32-37]