Din Nasihattır
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Din nasihattır.” buyurdular. Kime denildiğinde:
“Allah’a, Kitabına, Rasulüne, müslümanların imamlarına ve bilumum müslümanlara” cevabını verdiler.
Ulemanın beyanına göre, Allah’a nasihatten murad; O’na iman etmek, şeriki olmadığına kail olmak, sıfatlarında küfre sapmamak, O’na itaat etmek, asi olmaktan kaçınmak, Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, O’na itaat edenlere muzaheret, isyan edenlere husumet, küfredenlerle cihad etmek, nimetlerini itiraf ile şükürde bulunmak, her işinde ihlas ve samimiyet göstermek, bütün bu sayılan vasıflara davet ve teşvik eylemek, bu hususta bütün insanlara yahud mümkün olanlara lütuf göstermektir.
Hattabi rahimehullah: Bu izafetin hakikati, kendi nefsine nasihat olması itibariyle kula racidir, çünkü Allah herhangi bir kisenin nasihatinden müstağnidir, demiştir.
Allah’ın Kitabına nasihat; O’nun Allah kelamı olduğuna, O’nu Allah’ın indirdiğine, kul sözlerinin hiç birinin O’na benzemediğine, kullardan hiçbirinin O’nun benzerini getiremeyeceğine iman etmek , sonra O’na tazimde bulunmak, O’nu tecvid ve adabına riayet, harflerine dikkat ederek huşu ile okumak, düşmanların tahrifine ve O’na dil uzatanlara kaşı müdafaada bulunmak, Kur’an-ı Kerim’de beyan buyurulan herşeye inanarak tasdik etmek, ahkamına vakıf olmak , umum ve husus meselelerini anlamaya çalışmak, nasihatlerinden ibret almak, acaib ve garaibi hususunda tefekküre dalmak, mahkem ayetleriyle amel, müteşabih olanlarını tasdik etmek, umumunu, hususunu, nasih ve mensuhunu araştırmak, Kur’an ilimlerini neşir ve o ilimleri, o nasihatleri öğrenmeye davetle olur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e nasihat: O’nun Peygamberliğini tasdik ile getirdiği şeylerin hepsine iman etmek, emir ve nehiylerinde O’na itaat etmek, hayat ve mematında O’na muzaherette bulunmak, O’na yardım edenlere muzaheret, düşmanlarına husumet göstermek, O’na tazimde bulunmak, sünnetini ihya, davet ile Şeriatini neşretmek, Şeriatin haram gösterdiği şeylere değer vermemekle O’nun ilimlerini öğrenmek, manalarını anlamak ve bunları öğrenmeye başkalarını davet eylemek, okur ve öğretirken ilme hürmetkar davranmak, terbiye ve nezaket dairesinde okumak, bilmediği bir ilim hakkında söz söylememek, ulemaya hürmet ve tazimde bulunmak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ahlak ve adabıyla ahlaklanmak, O’nun Ehli Beytini ve Ashabını sevmek, sünnetinde bid’atçılık eden veya Ashab-ı Kiramdan birine dil uzatanların semtinden kaçmak gibi şeylerdir.
Müslümanların imamlarına nasihat; Onların hükümdar ve kumandanlarına özel ifadeyle ulu-l-emre itaat, hak uğrunda onların yardımlarında, haktan ayrılmaları takdirinde de uyarıda , unuttukları şeyleri veya henüz duymadıkları müslüman haklarını taleb etmede lütfu nezaketle ihtarda bulunmak, onlara itaat isyan etmemek ve halkın onlara itaat hususunda gönül birliğine varmasıdır. Aynı zamanda bu davranış tebliğin şartlarıdır.
Hattabi ulu-l-emrin arkasında namaz kılmayı, onunla birlikte cihada gitmeyi, ona zekat vermeyi, zulmünden korkulduğu zaman silahla ona isyan etmemeyi, yalancı medh-u senalarla onu aldatmamayı ve ona hayr duada bulunmayı da nasihatten saymış ve bütün bunların, müslüman imamlarından ulu-l-emir devlet adamları kasdedildiğine göre olduğunu kaydettikten sonra, bazan “müslümanların imamları” tabirinden din alimlerinin kasdedildiğini de söylemiştir. Onlara nasihat, rivayet ettiklerini kabul etmek , ahkam hususunda onlara tabi olmak ve kendilerine hüsnüzanda bulunmaktır.
Amme-i müsliminden murad, müslüman ahalidir. Bunlara nasihat; din ve dünyalarına faydalı olan şeyleri kendilerine göstermek, onlara öğretmek, kusurlarını görmezden gelmek, onlara eza etmemek, yardımlarına koşmak, zararlarını gidermek, iyiliği emir, kötülüğü nehyetmek, büyüklerine hürmet, küçüklerine şefkatte bulunmak, aldatmamak, hased etmemek, kendisi için dilediğini onlar için de dilemek, kötü gördüğünü onlar için de kötü görmek, onların mallarını, canlarını, ırzlarını müdafaa etmek, kendilerini bu sayılan şeylerle ahlaklanmaya teşvik etmek ve taatları hoşlukla onlara sevdirmek gibi şeylerdir.
İbni Battal diyor ki: Bu hadis nasihate Din ve İslam denilebileceğine, söze olduğu gibi fiile de Din denilebileceğine delildir. Nasihat farz-ı kifayedir. Bazılarının yapmasıyla diğerlerinden sakıt olur. Nasihati eden zat, nasihatinin kabul edileceğini ve kendisine bir fenalık yapılmayacağını bilirse, nasihat etmesi vacib olur.