Alış Verişte Mühim Ölçüler
Alış Verişte Mühim Ölçüler
Mal mübadelesinde, mübadele edenlerin rızalarına dayalı olsa dahi, batıl ve hak olmak üzere iki türlü ticaret vardır. İslam dini batıl olan tüm alım ve verimleri yasaklarken, meşru olanı emretmiştir.
… bir mal veya bir menfeatin iki çeşit mübadelesinden bahis buyrulmuştur:
a-Zina, flört, kumar, aldatma, zulüm, riba gibi yollarla edinilen kazançlar batıldır. …….
b-Şer’i şerife muvafık, alıcı ve vericinin rızasına dayalı ticaret yollarıyla elde edilen kazanç, meşru ve ibadettir. … Ticarette mücerred, akid edenlerin rızası şart koşulmamıştır. Bilakis bu rızayla beraber Allah Teala’nın da rızası şart koşulmuştur.
… Alış verişte, satıcı ve alıcının rızaları, bir de Allah Teala’nın rızası yani şer’i izin esas kaidedir.
…Nimetleri paylaşmakta, mal ve menfeat mübadelesinin de birçok suretleri vardır. Bu suretlerden birisine de beyi’ denilir. Beyi’, alıcı ve satıcının, şer’i izne dayalı, kendi rızaları üzerinde alış veriş yapmalarıdır….
…Birincisi, alım satım yapanların kendi aralarında rızalarıdır. İkincisi ise, Allah Teala’nın rızasıdır.
Fıkıh kitablarımızda, menfeat ve nimetlerin, sanat veyahut alım satım suretiyle mübadelesine, muamele denilir. Muamelenin başlangıcı da beyi’dir. Kitab-ul-buyu’ başlığı altında, alım satıma aid helal ve haram hükümleri yazılmıştır. Hangi alış verişin helal veya haram olduğunu bilmek istediğimizde, önce fıkıh kitablarımı buluruz; sonra da meselemizi kitab-ul-buyu’da ararız. Alım satım hususunda yani beyi’de takriben iki bin dıkuz yüz mesele vardır. Her cihetle bunu zabtetmek için bazı müstakil eserlerde yazılmıştır. Mesela Mecelle’nin şerhi.
Bey’in Meşru’ Olması İçin Beş Esas Vardır
Hanefi ulemasının ıstılahına göre, beyi’; özel bir vecih üzere bir malı, mesela parayı, diğer bir mala, mesela şekere değiştirmektir.
Yahud “Beyi’ ; icab ve kabul şartıyla, insanın nefsinin hoşnut olup talep ettiği faydalı bir şeyi, misliyle mübadele etmektir.” Diye fukaha tarif etmiştir.
Bu ikinci tarifte, “insanın nefsinin hoşnut olup talep ettiği” kaydıyla, leş kan, toprak gibilerin mübadelesinden; “faydalı” kaydıyla da, bir dirhemi iki dirheme -ki bu faizdir- değiştirmek gibi alış verişlerden sakınılmıştır. Çünkü bu suretle alış veriş meşru olmaz. Binaenaleyh bu surette alış verişte, alıcı ve satıcının rızası olsa dahi, Allah Teala’nın izin ve rızası yoktur.
Şafi ulemasının ıstılahına göreyse; mülk edinmek ve ettirmek üzere = bir malı kendi eline veya gayrın eline geçirmek üzere, iki malı birbiriyle mübadele etmektir.
…. Ticarette; şer’i izin, bayi’ ve müşterinin rızası, mülkiyet, insanın hoşnut olması, satılanın değerli veya azık olması yani faydalı olması olmak üzere beş şartla alım satım meşru olur. Bu beş şarttan birisi ihlal edildiği takdirde alım satım meşru olamaz.
… Bir insan, bir insanın malını, ancak sahibinin rızasıyla alabilir. Tabi ki bu alış bedelsiz olursa, sadaka ve hibe yahud miras olur. Karşılıklı olursa ticaret olur. Ticaret olduğu takdirde de, ya batıl bir ticaret yada meşru bir ticaret olur. Şer’i izin olmadığı yerde batıl; şer’i izinle birlikte tarafeynin rızası olduğu yerde, beyi’ sahih olur.
…. Batıl ticaret; kumar, zulüm, aldatma yollarıyla; yahud leş, kan, şarap gibi aynı necis olan şeylerde alım satımdır.
Bey’in rüknü, karşı karşıya gelen malların birbiriyle değiştirilmesine delalet eden icab ve kabuldür.
İcab ve kabül de, ya sözlü olur veyahut da fiili olur. Diğer ifadeyle bey’in rüknü, iki malın yahud iki menfeatin mübadelesine delalet eden söz yahud fiildir.
…..Bey’in rüknü, icab ve kabul olduğu gibi; şartları da vardır. Akid edenlere nazaran: akıl, mümeyyizliktir. Mesela delinin yahud mal ve paranın değerini bilmeyen sefihin, çocuğun akdi caiz olmaz.
Bey’in aletine nazaran: icab ve kabulün mazi lafızlarıyla olmasıdır; sattım, aldım gibi.
Mübadeleyi kabul eden mala nazaran: değerli, teslimi mümkün olması ve rızanın, yani tab’an hoşnutluğun varlığıdır.
Bey’in sıhhatinin şartıysa, tam mülk olmasıdır. Mesela bir insan gayrının bir malını izni olmaksızın satamaz.
Bey’in mahalli mal olduğu için, hükmü tam alış verişte, müşteri için malda, satıcı için malın bedelinde, mülkiyetin derhal; mevkuf alış verişte ise, rızanın tahakkuk ettiği zaman sabit olmasıdır. Kısa tabirle mal-ı mütekavvimedir.
Meşru’ Alım Satım Çeşitleri
Mal mübadelesinin, yani bey’in birçok çeşitleri vardır. Bunların teker teker hükümleri, keyfiyetleri, şartları, fıkıh kitablarımızda mevcuddur. İzahat orada taleb olunur. Burada özet olarak şöyle diyebiliriz:
1-Bey’i mukayeda’dır. Bir aynı, mesela elbiseyi; diğer bir ayna mesela sabuna satmak gibi.
2-Bir aynı, mesela taksiyi; deyne, mesela paraya değiştirmektir.
3-Deyni deyne satmaktır. Mesela Türk parasını, marka; yahud bunlardan bütünü bozuğa değiştirmektir. Buna sarf denilir.
4-Selem’dir. Mesela deyni yanı parayı peşin; malı sonra vermek veyahut almak gibi.
Bayi’ tarafından satılan mala nazaran, beyi dört kısım olduğu gibi, müşterinin verdiği değer veya paraya nazaran da, beş hatta altı kısımdır:
1-Müsaveme akdidir. Yani önceki değerinden daha aşağıya almak için pazarlık yapmaktır.
2-Murabahadır. Az çok bir kar tayin etmek demektir.
3-TEvliye. Karsız satın almaktır.
4-İstisna’. Yani bir iş mukabilinde verilen ücretle alış veriş; yahud sanat mukabilinde alınan mal veya paradır. Mesela terziye, gömleğin dikişi mukabilinde verilen ücret gibi.
5-Bey’u-l-vadia. Yani sermayeden daha aşağı satın almaktır.
6-Bey’i bilhıyar’dır.
Bu dokuz veya on itibarla, helal, haram, fasid, batıl; yahud caiz ve sahih; yahud lazım ve gayrı lazım olmak üzere, altmış dört çeşit beyi’ vardır. Feth-ul-Kadir, İbnu Abidin, el-Benaye, Fetavai Hindiyye, Bedayıu-s-Sanayı’ gibi büyük fıkıh kitablarında, bu çeşitler hepsi kamilen izah edilmiştir. Özellikle Mecelle on cild bir kitab, sadece muamele hakkında yazılmıştır. El-Fıkh-ul-İslami adlı eser de, bu hususta ihtiyaçları giderir.
Satılan malın dört şartı vardır.
1-Mevcud olması şarttır. Bu takdirde yazılmamış bir kitabın satılması, yapılmamış bir binanın satışı gibi, şu devenin yavrusunun yavrusunu satmak; ağacın üzerindeki meyve henüz belli olmadan, o ağacın meyvesini satmak; şu ineğin karnındaki yavruyu yahud memesindeki sütü satmak caiz olmaz.
2-Satılan emtianın değerli olması. Mesela insanın azık edemediği ve yemesinde ondan faydalanmadığı bir tane buğday gibi; yahud faydalandığı halde, aynı haram, şarap gibi yahud domuz gibi necis olan bir şeyin satılması caiz değildir.
3-Şahsın mülkiyetidir. Yani taht-ı tasarrufunda olmasıdr. Mesela bir şahsın, mülkünde olmayan deniz suyunu, kendi mülkünde olsa daki otu, mer’adaki odunu, mülkünde olmayan suyu satması caiz değildir. Hasılı bir şahıs, kendi mülkü ve koruması altına geçirmediği umuma aid olan şeylerden hiçbir şeyi, mesela devlet dairesindeki bir düzine kalemi satamaz. Çünkü bu ümmetin malıdır.
4-Bayiin, sattığı malını, müşteriye teslim etmeye güçlü olmasıdır. Mesela havadaki avın, göldeki balığın, sahradaki kuşun satılması caiz değildir.
Alın satımın sıhhati içinde ayrı altı şart vardır
Bey’in yani alım satımın doğru olmabilmesi için altı şart gerekir. Bunlardan birisinin yokluğu halinde, beyi’ fasid veya batıl olur.
1-Hem baia hem de müşteriye, satılan veya satın alınan malın malum olmasıdır. Beresiye olsa dahi, ödeme zamanında malum olması gerekir. Bu duruma göre bayi’ veya müşteriden birisine göre meçhul olan bir şeyin alım ve satımı caiz değildir.
2-Alım ve satımda icbar ve zulmün olmamasıdır. İster bu icbar tam olsun, katille vurmakla tehdid gibi.. ve ister noksan olsun, mesela bir memuru terfi ettirmemekle tehdid etmek gibi.
3-Alış verişin muvakkat olmamasıdır. Mesela bir kitabı, bir sene yahud bir ay için satmak caiz değildir. Çünkü alım satımla mal, şahsın mülkünden diğerinin mülküne nakil olunması halinde, ebediliği gerektirir.
4-Aldatmaktan ari olmasıdır. Mesela bir kitabı, bir sene yahud bir ay için satmak caiz değildir. Çünkü bundan az veya daha çok vermesi mümkündür. Ancak “Sütlüdür” diye, kaderi belirtmeksizin koşulan şart, bey’i bozmaz. Çünkü örfen de bu gibi şart muteberdir.
5-Bey’in infazı suretinde, satıcıya zararın olmamasıdır. Mesela bir elbiseden bir parçayı kesip vermek, bayia: “Ben bu zarara rıza gösteririm” derse, beyi’ sahih olur. Çünkü şahsın hakkından feragat etmesi meşrudur.
6-Alım satımın, ifsad edici şartlardan hali olmasıdır. Çünkü akd.n muktezasına uymayan yahud örf ve şeriatin kabul etmediği bir şartın koşulması, bey’i bozar. Mesela “Satışımdan sonra şu taksiyi bir ay kullanmam şartıyla” yahud “Şatışımdan sonra, bu evde bir ay oturmam şartıyla sana sattım” diye şart koşulursa, bu şarttan dolayı beyi’ fasid olur. Böylece müşterinin: “Bana yüz lira borç vermen şartıyla, elli lirayla bu kitabı aldım” yahud “taksiyi satın aldım” demesi bey’i bozar.
Beyi’de kitabet, hitabet gibidir. Karşılıklı icab ve kabulle sahih olan bir alım satım, kitabet yani yazmakla da sahih olur. Hatta mektubla dahi alım satım caizdir.
Bayiin: “Şunu sana sattım” demesi, satılanın mikdar ve vasfına kafidir. Yani şu kelimesiyle işaretle satılan mal, malum olur. Bu takdirde ayrıca, satılan malın mikdarını belirtmeye ihtiyaç yoktur.
Amma içine riba girebilecek şeylerde, faizin ihtimali olduğu için, ayrıca mikdarı belirtmek gerekir. Aksi takdirde faiz tahakkuk edebilir.
Selem akdinde ise, res’ül-mal = temel para ve cinsi, tartılan veyahut ölçülen cinslerden olduğu zaman, bunda işaret kafi gelmez. Bilakis “Şu kadar kilo” veyahut “kile” diye, cins ve sıfatıyla birlikte miktarı da belirtmek gerekir.
Neticei meram, beyi’de “şu diye işaret, münakaşaya yol açmaz. Kendisine işaret edilen malın mikdarındaki cehalet, bey’in cevazına zarar vermez. Çünkü örfen de, “şu” işaret kelimesi, satılanın miktarını belirtmiştir. Bu belirtme, vasfını söylemeye kafi gelir. Nitekim el-Benaye adlı eserde böyle zikredilmiştir. (19/s.202-233özet)