بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Şu HADİSLERle Amel Eden HANIMLAR_1-7

ŞU HADİSLERLE AMEL EDEN HANIMLAR EHLİ CENNETTİR
 
H.1: "Muhakkak Allah Teala kadınların üzerine gayreti, erkeklerin üzerine de cihadı yazmıştır.
Kadın eşinden kıskanır; onlardan kim Allah'a iman ederek Allah için sabrederse ona bir şehid sevabı vardır.
Kadın kocası hakkında da kıskanır; sabredene bir şehid sevabı vardır."

İzahı: Asiye, Firavunun zulmünden sabretti. Allah da onu üstün kıldı. Asiye'nin nefs ve şeytanla mücadalesi ve Firavunun zulmüne tahammül etmesi hakkında meşhur kıssalar vardır. Hatta, Kur'an-ı Hakîm de Asiye'yi övmüştür. Şu halde kadının nefs ve şeytanla mücadelesi erkeklerle savaşması gibi sevablıdır.
 
H.2: "Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları,
kadının nefsini her halükarda (cinsi arzular hakkında) men etmemesidir.
Farzın dışında, kocasının izni olmaksızın evinden birşey vermemesidir. Verirse, vebali kendisine, sevabı kocasınadır.
Kocasının izni olmaksızın evinden çıkmamasıdır.
Çıksa Allah Teala'nın ve meleklerin laneti üzerinde olur.
Kocası zalim de olursa hüküm böyledir.
Tevbe edinceye kadar, yahud evine dönünceye kadar ona gelen lanet devam eder."

Diğer bir rivayette de şöyledir:
H.3:
"Efendisinin karısı üzerindeki hakkı:
Yatağı terk etmemesidir; (Allah'ın hükmüne muhalif olmadığı müddetçe) yeminine muvafakat etmesidir;
(Allah'ın hükmüne muvafık yerlerde) ona itaat etmesidir;
kocasının izni olmaksızın evden çıkmamasıdır;
ve kocasının hoşlanmadığı kimseyi eve sokmamasıdır."

İzahı: Bu hadîs-i şerîfin şerhinde Şeyh Ahmed Gümüşhanevî ve İmam Nevevî şöyle demişlerdir: Bu hususlardan başka, erkeklerin kadınlar üzerinde hakları yoktur.
Ancak yangın olursa,
kocası ona zulmederse şikayet için,
eve hırsız girerse yahud evinin etrafında namusuna taarruz edecek kimseler varsa, kocasının izni olmaksızın kadın evinden çıkabilir.
Binaenaleyh kadın, babası, annesi, kardeşi, oğlu olsa bile, kocasının ikrah ettiği kimseleri evine sokamaz.
Eğer kocası ikrah ettiği halde bunları evine alırsa günahkar olur.
İmam Şafiî mezhebinde olan ulemanın tasrih ettikleri gibi, bir kadın, kocasının çamaşırını, kap kaçaklarını yıkamaya ve benzerlerini yapmaya mecbur değildir.
Lakin kadınlar Asr-ı saadetten şimdiye kadar evin içindeki hizmeti adet etmişlerdir.
Bu hizmet kendilerine farz değildir. Ev içindeki hizmetleri fedakarlık olduğu münasebetiyle kocasına ihsan ve iyiliktir. Kadınlar ev hizmetini yapmakla sevap kazanırlar.
 
H.4: "Kadının da kocası üzerindeki hakkı,
yemeğinden ona yedirmesi,
giydiğinden ona giydirmesidir.
Yüzüne ayıbları vurmamasıdır.
Yatakta onu yalnız bırakmamasıdır.
Ancak isyan ettiği zaman kocasının onu yatakta veya evde yalnız bırakması caizdir."
Bu hadîse binaen ulema şöyle dediler:
Bir erkek, hanımını kendi başına yatakta bırakamaz. Evin içinde onunla konuşmamakla hakaret edemez. İşe gitmek müstesna erkek hanımını evde yalnız bırakamaz. Erkeğin sebebsiz olarak bunları işlemesi haramdır.

H.5: "Kadınlardan en hayrlısı,
evine döndüğünde seni ferahlatandır;
ona emrettiğinde sana itaat edendir;
evinden gaib olduğun zaman mal ve ırzını koruyandır."
 
İzahı: Yani kocasını ferahlandıran, İslam hukukunun çerçevesinde kocasının emrini yerine getiren, onun huzurunda ve gıyabında onun malını ve namusunu koruyan kadın, dünyanın en büyük nimetidir. Buna riayetkar olan bir hanım en hayrlı hanımdır.

Nitekim En-Nisa süresinde Allah Teala, hukuka riayet eden hanımları övmüştür:
"...İyi kadınlar
(Allah'a ve kocasına) itaatli olanlardır. Allah kendi(hak)lerini nasıl koruduysa, onlar da öylece göze görünmeyeni (yani erkeğinin malını namusunu) koruyanlardır..." (ayet 34)

Rasul-ü Muhterem bu ayet-i kerîmeyi okuduktan sonra şöyle buyurdular:
H.6: "Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim."
 
H.7: "Üç kimse vardır, ateş onlara değmez: Kocasına itaat eden kadın, anasına babasına itaat eden evlad, kocasının gayreti üzerine sabreden hanım."
Yani kocası gayretli ve kıskanç olduğu takdirde sabreden kadına cehennem ateşi değmez, demektir.

Gayret, başkasının ortaklığını hukuken kıskanmak demektir. İzafe hasebiyle gayret birkaç manada kullanılmıştır.
a) Allah Teala'nın gayretidir. O'nun gayreti, kulunun edebsizliğine razı olmamasıdır. Allah çok gayretlidir. Kulunun kalbinde gayrını kabul etmez.
b) Mü'minin gayretidir. Kendi ehlini kıskandığı için, başkasının ehline bakmaya tahammül edemez, demektir. Bu güzel haslettir.
Gayret kimin kalbine hakim olursa o kimse harama meyledemez.
c) Kadının gayretidir. Gayretli kadın, kocasının eşine bakmamasını dileyendir, yani kocası eşine baktığı veya mulaabede bulunduğu zaman kızan kadındır.
Kocasının ve eşinin muamelelerinde sabrederse, bir türlü dünyanın zorluğuna katlanmıştır. Dünyada buna sabreden ahiret ateşinde yanmayacaktır.
Yani kadının eşi hakkında kocasına kızması kötü hasletidir. Kocasının buna riayet etmesi de kocası için fenalıktır. Kocasının harama meylinden dolayı ondan kızan ve gayretli olan kadın ise, cehennem ateşini görmeyecektir.
Yani kocasını haramdan sakındıran kadın cennetliktir. Aynı zamanda kocasını haramdan sakındıran kadın Rasulullah'ın duasını almıştır.