اله "ilah"
Asıl lüğatte ism-i cins olarak ilah kelimesi:"Çok aşırı sevilen şey"dir; örfen de , sevilen şeye:"Ma'bud" ve"ilah" ismi verilmektedir.
Türkçemizde de sevilene, "tapınılan" ,"tanrı" yahud "tapınak"ismi verilmektedir.
Şeriatin örfünde ise "elif -lâm"la birlikte الا له "El-İlâh"lafzı, الله "Allah" lafzıyla eş anlamdadır.
Mahlukun O'nun Zâtı'nı tanımaktan âciz kaldığı, tanımasında hayrete düştüğü, Kendisi'ne sığındığı ve ruhunu dinlerken azabından korktuğu, istekli isteksiz kendisine boyun eğilen Ulu Zât'ın özel ismi الله Allah'tır.
Binnetice sevgisi ve korkusu mahlûkunun kalbini istila ettiği için Kur'an-ı Hakîm'de Kendisi'ne الله ismi verilmiştir.
Binaenaleyh sâir özel isimler gibi الله "Allah" Lafzı özel isim olduğu için hiçbir dille terceme edilemez.
Bu noktadan hareketle Tevhîd kelimelerindeki اله "ilah" lafzını, "sevgisinden yahud korkusundan kendisine tapılan Ma'bûd" diye terceme ediyoruz.
Bunun sebebi, فعال "fiâl" kalıbında olan اله "ilah" kelimesinin , مفعول "mef'ul" kalıbında olan معبود "ma'bûd="kendisine tapınılan, yahud sevilen" manasında olmasındandır.
Aynı zamanda معبود "ma'bûd" kelimesi çalab ,tanrı, hudâ ,yezdan gibi kelimelerle terceme edilebilir; bu kelimelerden birisi özel isim olarak kullanılmış olursa, "Tanrı Teâlâ"gibi tenzîhle yahud "Rabb-ul-âlemin" gibi izafeyle tazîmi ifade eden herhangi bir kelimeyle kullanılması gerekir. (43/s.35-37)
........ Aynı zamanda İlah yani Rabb olmaklığı sebebiyle tapılmayı hakeden Ma'bûd, Zâtı'nın hakîkatinde mahlûkun âciz kaldığı, lakin fitraten, tabi olarak insanın O'nu tanıdığı ve sevdiği Rabb'dir.(43/s.35-37)