DUALAR1
ELBİSE GİYERKEN OKUNACAK DUA
a-Muaz bin Enes radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Yeni elbiselerini giyen bir kimse:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذى كَسَانِى هٰذَا الثَّوْبَ وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّى وَلاَ قُوَّةٍ
“Elhamdu Lillâh-illezî kesânî hêze-s-sevbe ve razekanîhi min ğayri havlin minnî ve lâ kuvvetin.” duasını okusa, geçmiş günahları örtülür, afuv olur.” buyurmuştur.
Yani “Ezelden ebede kadar güzel övgüler Allah Teâlâ'ya mahsustur; O öyledir ki, benden hiçbir hareket ve kuvvet olmaksızın şu elbiseyi bana giydirdi.” demektir.
b-Ebû Saîd radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde:
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, yeni bir elbise giydiği zaman sarık, gömlek diye isimlendirerek:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ مِنْ خَيْرِهِ وَخَيْرِ مَا هُوَ لَهُ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا هُوَ لَهُ
“Allâhumme innî es'eluke min hayrihi ve hayri mâ huve lehu ve eûzu Bike min şerrihi ve şerri mâ huve lehu.” diye dua ederdi.” buyrulmaktadır.
Yani: “Allâhumme! Gerçekte ben Sen'den gömlek elbisemin hayrını ve elbiseme en hayrlı şeyi isterim; ve gömlek elbisemin şerrinden ve elbiseme en şerli şeyden San'a sığınırım.” demektir.
Binaenaleyh elbisesine, yatağına, yastığına büyü yapıldığına inanan bir kimse elbisesini giymeden, yatağını ve yastığını kullanmadan önce Arabî telaffuzla bu duayı küçük bir kap içindeki suya okur, üfürür sonra eliyle alıp elbiseye, yatağına, yastığına serperse, yapılan büyü çözülür.
Elbise giyerken a- ve b- dualarından biri ya da her ikisi okunabilir.
c-İbnu Ömer radıyallâhu anhumâ'nın merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in Ömer radıyallâhu anhu'ya:
اِلْبَسْ جَدِيدًا وَعِشْ حَمِيدًا وَمُتْ شَهِيدًا سَعِيدًا
“İlbes cedîden ve ış hamîden ve mut şehîden saîden.” buyurduğu üzere yeni elbise giyene böyle dua edilir.
Yani: “Yeni olarak giy, güzel yaşa, şehid ve mutlu olarak öl.” demektir.
AYNAYA BAKARKEN OKUNACAK DUA
Enes bin Mâlik ve Hazreti Âişe radıyallâhu anhumâ'nın merfu hadislerinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem aynaya baktığı zaman yüzünü görürken:
اَللّٰهُمَّ اَنْتَ حَسَّنْتَ خَلْقِى فَحَسِّنْ خُلُقِى وَحَرِّمْ وَجْهِى عَلَى النَّارِ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى سَوَّى خَلْقِى فَعَدَلَهُ وَكَرَّمَ صُورَةَ وَجْهِى فَاَحْسَنَهَا وَجَعَلَنِى مِنَ الْمُسْلِمِينَ
“Allâhumme Ente hassente halkî, fehassin hulukî ve harrim vechî alennâri. Elhamdu Lillâh-illezî sevvâ halkî feadelehu ve kerreme sûrete vechî, feahsenehâ ve cealenî min-el-Müslimîn.” derdi.” buyrulmaktadır.
Yani: “Allâhumme! Yaratılışta beni güzel yarattın, binaenaleyh ahlakımı güzelleştir; yüzümü = beni ateşe haram kıl. Ezelden ebede kadar güzel övgüler Allah'a mahsustur. O öyle Ulu Zât'tır ki, yaratılışta bedenimi müsâvî kıldı ve azalarımı birbirine denkleştirdi, yüzümün sûretini şerefli kıldı ve güzelleştirdi, BENİ MÜSLÜMANLARDAN KILDI.” demektir.
YEMEĞE BAŞLARKEN OKUNACAK DUA
Amr bin el-As radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e yemek takdim edildiği zaman:
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيمَا رَزَقْتَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ بِسْمِ اللّٰهِ
“Allâhumme bârik lenâ fî mâ razektenâ ve kınâ azâb-en-nâr. Bismillah.” derdi.” buyrulmaktadır.
Yani “Allâhumme! Bize rızk olarak verdiğin yemek ve içmeklerde bizim için bereket ve şifâ kıl; bizi ateşin azabından koru. Allah'ın adıyla yeriz.” demektir.
Amr bin Ebî Seleme radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: بِسْمِ اللّٰهِ “Bismillah de, sağ elinle ye.” diye buyurdu. Binaenaleyh iyaline yahud misafirine yemek takdim eden kimsenin: “بِسْمِ اللّٰهِ Bismillah deyin, yemeğe buyurun.” demesi müstehabdır.
Âişe radıyallâhu anhâ'nın merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Sizden biriniz yemeğin başında Besmeleyi unutursa, hatırladığı zaman: بِاسْمِ اللّٰهِ اَوَّلَهُ وَاٰخِرَهُ “Bismillâhi evvelehu ve âhirahu.” desin.” buyurdu.
YEMEKTEN SONRA OKUNACAK DUA
a-Ebû Saîd-il-Hudrî radıyallâhu anhu'nun merfu hadîsinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yemek yedikten sonra:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مُسْلِمِينَ
“Elhamdu Lillâh-illezî et'amenâ ve sekânâ ve cealenâ Müslimîn.” derdi.” buyrulmaktadır.
Yani “Ezelden ebede kadar bütün güzel övgüler Allah Teâlâ'ya mahsustur. O öyle Allah'
tır ki, bizi yedirdi, içirdi ve Müslüman kıldı.” demektir.
b-Muâz bin Enes ve Âişe radıyallâhu anhumâ'nın merfû' hadîslerinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kim bir yemek yedikten sonra:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اَطْعَمَنِى هٰذَا وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّى وَلاَ قُوَّةٍ
“Elhamdu Lillâh-illezî et'amenî hêzê ve razekanîhi min ğayri havlin minnî ve lâ kuvvetin.” derse, geçmiş günahları mağfiret olunur.” buyurdu.
Yani: “Ezelden ebede kadar bütün güzel övgüler, benden hiçbir hareket ve kuvvet olmaksızın şunu bana yediren ve beni onunla rızklandıran Allah'a olsun.” demektir.
c-Mikdâd radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
اَللّٰهُمَّ اَطْعِمْ مَنْ اَطْعَمَنِى وَاسْقِ مَنْ سَقَانِى
“Allâhumme et'ım men et'amenî veskı men sekânî.” buyurdu.
Kendisine yemek takdim edilen misafir, aile ferdleri sık sık bunu demelidirler.
Yani: “Allâhumme! Beni yedirene yedir, beni içirene içir.” demektir.
EVDEN ÇIKARKEN OKUNACAK DUA
Enes radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Bir kimse evinden çıkarken:
بِسْمِ اللّٰهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّٰهِ
“Bismillah, tevekkeltu Alallâh, lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâh.” derse, melekler tarafından kendisine: “Yetindin, korundun, muhafaza edildin ve hayrlı işlere iletildin.” denilir ve şeytan da ondan uzaklaşır.” buyrulmuştur.
Yani: “Allah'ın adıyla. Allah'a dayandım. Âli ve Azîm Allah Teâlâ'dan başkasıyla günah işlemekten, zararlı şeylerden dönüş, taat ve ibadet yapmak gücü aslâ yoktur.” demektir.
CAMİYE GİDERKEN, GİRERKEN VE ÇIKARKEN OKUNACAK DUALAR
a-İbnu Abbas radıyallâhu anhumâ'nın merfû' hadîsinde: “Sabah ezanı okununca Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem evinden câmiye gitmek üzere çıkarken yolda:
اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ فِى قَلْبِى نُورًا وَفِى بَصَرِى نُورًا وَفِى سَمْعِى نُورًا وَعَنْ يَمِينِى نُورًا وَعَنْ يَسَارِى نُورًا وَفَوْقِى نُورًا وَتَحْتِى نُورًا وَاَمَامِى نُورًا وَخَلْفِى نُورًا وَاجْعَلْ لِى نُورًا
“Allâhumm-ec'al fî kalbî nûran ve fî basarî nûran ve fî sem'î nûran ve an yemînî nûran ve an yesârî nûran ve fevkî nûran ve tahtî nûran ve emâmî nûran ve halfî nûran vec'al lî nûran.” duasını okuyordu.” buyruldu.
Yani “Allâhumme! Kalbimde nur yarat. Gözümde, kulağımda nur yarat. Sağımdan solumdan nur yarat. Üstüme nur, altıma nur, önüme nur, arkama nur ver. Ve bana nur yarat.” demektir.
Bu dua ilmî meclise ve her hayrlı meclise giderken yolda ve evden her çıkışta okunur. Şübhesiz mescide gitmek üzere evden çıkarken okunması daha mühimdir ve virde başlarken okunması daha tesirlidir.
b-Ebû Useyd radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Biriniz câmiye girerken herhangi bir salavât-ı şerîfeyi okuduktan sonra:
اَللّٰهُمَّ افْتَحْ لِى اَبْوَابَ رَحْمَتِكَ
“Allâhumm-eftah lî ebvâbe rahmetike.”; (Yani: Allâhumme! Rahmet kapılarını bana aç.) çıkarken de:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ
“Allâhumme innî es'eluke min fadlike.” (Yani: Allâhumme! Sen'den fazl-u keremini isterim.) desin.” buyruldu.
c-Ebû Umâme radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Sizden biriniz mescidden çıkmak istediği zaman iblisin askerleri çağrışırlar, bal arılarının arı beyinin üzerine toplandıkları gibi biraraya toplanırlar; sizden biriniz mescidden çıkmak üzere kalkıp kapıya geldiği zamanda:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ اِبْلِيسَ وَجُنُودِهِ
“Allâhumme innî eûzu Bike min iblîse ve cunûdihi.” desin; bunu dediği zaman hiçbir şeytan ve habis ruh ona zarar vermez.” buyruldu.
Yani: “Allâhumme! Gerçekte ben iblis ve askerlerinden San'a sığınırım.” demektir.
EZAN OKUNUNCA OKUNACAK DUA
Ebû Râfi' radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, müezzinin sesini işittiği zaman, müezzinin dediği gibi derdi; müezzin:حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ “Hayye ales'salah.”,حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ “Hayye ale-l-felah.” dediği zaman: لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّٰهِ “Lâ havle velâ kuvvete illâ Billâh” derdi.” buyrulmaktadır.
Yani: “Âli ve Azîm Allah Teâlâ'dan başkasıyla günah işlemekten, zararlı şeylerden dönüş, taat ve ibadet yapmak gücü aslâ yoktur.” demektir.
Müezzin: اَلصَّلاَةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ “es-Salâtu hayrun min-en-nevm.” = “Namaz uykudan daha hayrlıdır.” dediği zaman, işiten: صَدَقْتَ وَبِالقَوْلِ بَرَرْتَ “Sadakte ve bil'kavli berarte.” = “Doğru söyledin ve bu sebeble hayr kazandın.” der.
Câbir bin Abdullah radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Kim ezanı işittiği zaman
–yani sonrasında–:
اَللّٰهُمَّ رَبَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلاَةِ الْقَائِمَةِ اٰتِ مُحَمَّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذِى وَعَدْتَهُ
“Allâhumme Rabbe hâzih-id-da'vet-it-tâmmeti vessalât-il-kâimeh, âti Muhammeden-il-vesîlete velfadîlete, veb'ashu makâmen mahmûden-illezî veadtehu.” derse, kıyamet gününde şefaatim ona hak olmuştur.” buyrulmuştur.
Yani: “Allâhumme! Şu tam ve mükemmel davetin ve kat'î sûrette ikâme olan namazın sahibisin. Ey Rabb'im, cennette olan vesileyi, fazîleyi Hazreti Muhammed sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem'e ver, Peygamberimiz'e va'detmiş olduğun Makâm-ı Mahmûd'a Onu gönder.” demektir.
İŞ YERİNDE OKUNACAK DUALAR
a-Havlete bin Hakîm radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kim istirahat yahud iş mahalli gibi bir yere inip sonra üç kere:
اَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ
“Eûzu bi Kelimâtillâh-it-tâmmâti min şerri mâ halak.” derse, yerinden ayrılıncaya kadar hiçbir şey kendisine zarar vermez.” buyurdu.
Yani: “Yaratmış olduğu her şeyin şerrinden Allah Teâlâ'nın tam olan kelimelerine = isimlerine sığınırım.” demektir.
b-Osman bin Affan radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Her günün sabahında ve her gecenin akşamında Arabî telaffuzla üç kere:
بِسْمِ اللّٰهِ الَّذِى لاَ يضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَىْءٌ فِى اْلاَرْضِ وَلاَ فِى السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
“Bismillâh-illezî lâ yedurru measmihi şey'un fil'ardı velâ fissemâi ve Huv-es-Semîu-l-Alîm.” söyleyen hiçbir kimse yoktur ki kendisine bir şey zarar versin.” buyurdu.
Yani: “Allah Teâlâ'nın adıyla yaşarım, başlarım; çünkü O'nun isminin anılması anında yerde ve gökte bulunan hiçbir şey zarar vermez. Allah her avazı işitmekte ve her şeyi bilmektedir.” demektir.
a- ve b- dualarını birleştirip okuyan, cinlerin tasallutundan, habis ruhların saldırısından, her kaza ve beladan, her türlü dert ve kederden kurtulur.
c-Ebû Saîd-il-Hudrî radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem dertli bir borçluya:
“Onu söyleyeceğin zaman dert ve kederlerin senden ayrılacağı ve borcunun ödeneceği bir cümle öğreteyim mi? Sabahlandığın ve akşamlandığın zaman yani sabah ve akşam namazlarından sonra üç kere:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ
“Allâhumme innî eûzu Bike min-el-hemmi velhazeni ve eûzu Bike min-el-aczi velkeseli ve eûzu Bike min-el-cubni velbuhli ve eûzu Bike min ğalabet-id-deyni ve kahr-ir-ricâli.” de; kurtulursun.” buyurdu.
Yani: “Allâhumme! Keder ve üzüntüden San'a sığınırım. Âcizlik ve tembellikten San'a sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten San'a sığınırım. Adamların bana ğalebe çalmasından ve borcun ağırlığından San'a sığınırım.” demektir.
d-Aynı zamanda Âişe radıyallâhu anhâ'nın merfû' hadîsinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem sık sık:
اَللّٰهُمَّ عَافِنِى فِى جَسَدِى وَعَافِنِى فِى بَصَرِى وَاجْعَلْهُ الْوَارِثَ مِنِّى لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Allâhumme âfinî fî cesedî ve âfinî fî basarî, vec'alh-ul-vârise minnî, lâ ilâhe illâ Ent-el-Halîm-ul-Kerîm, Subhânallâhi Rabb-il-Arş-il-Azîm, velhamdu Lillâhi Rabb-il-Âlemîn.” derdi.” buyrulmaktadır.
Yani: “Allâhumme! Bedenime sıhhat ve afiyet ver; gözüme sıhhat ve âfiyet ver; ömrümün sonuna kadar azalarımdan beni faidelendir: Sen’den başka azabından korkulan, zâtıyla yahud nimetiyle sevilen ve Rabb olması sebebiyle tapınılan hiçbir ma'bûd = tapınılan yoktur. Mahlukuna yumuşaklıkla muamele eden Halîm'sin; ihtiyacını arz etmeyen mahlukunun ihtiyacını gideren Kerîm'sin; Yüce Arş'ın Rabb'ini tenzih ederim; ezelden ebede kadar güzel övgüler âlemlerin Rabb'ine mahsustur.” demektir.
İş mahallinde iman şuuru içerisinde bir Mü'min “Rabb'im beni kontrol eder.” inancıyla, hile, yalan ve yeminden sakınarak, a-, b-, c-, d- dualarının hepsini yahud bazılarını Arabî telaffuzla okursa, her türlü dert kederden, türlü üzüntülerden, işi görmekte âciz kalmaktan, tembellikten, ağır borcun yüklenmesinden kurtulur.
e-Efendisiyle azad edilmesi için sözleşen bir kölenin, Ali radıyallâhu anhu'ya gelerek: “Yâ Ali, kendimi azad ettirmek için kazançtan âciz kaldım, bana yardım eder misin?” demesi üzerine Ali radıyallâhu anhu:
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in bana öğrettiği:
اَللّٰهُمَّ اكْفِنِى بِحَلاَلِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَاَغْنِنِى بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ مِنْ خَلْقِكَ يَا مُقِيتُ يَا مُغِيثُ
“Allâhumm-ekfinî bi halâlike an harâmike ve ağninî bifadlike ammen sivâke min halkıke, ya Mukîtu, ya Muğisü.” duasını okuyan kimsenin “Sır Dağı” kadar üzerinde borç olsa dahi Allah Teâlâ ödetecektir; git bunu oku.” buyurdu.
Yani: “Allâhumme! Beni haramdan uzaklaştırarak helal rızkınla yetindir: Fazl-u kereminle Kendi'nden başka mahlukundan beni ihtiyacsız kıl. Ya Mukîtu: Ey azıklandıran Ulu Zat!
يَا مُغِيثُ Ya Muğîsü: Ey yardımları imdada yetiştiren Ulu Zat!” demektir.
Meşâyıhımız: “اَللّٰهُمَّ اكْفِنِى... “Allâhumm-ekfinî...” duasından sonra yirmi bir ile yüz bir aded arasında يَا مُقِيتُ يَا مُغِيثُ جَلَّ جَلاَلُهُ “Ya Mukîtu ya Muğîsü Celle Celâluhu” diyen bir kimse, dağlar kadar olsa bile borcundan kurtulur ve malına bereket gelir.” dediler.
BİNERKEN OKUNACAK DUA
Ali radıyallâhu anhu: “Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem'in binmek üzere ayağını zengiye koyarken:
بِسْمِ اللّٰهِ “Bismillah”; binek üzerinde doğrulurken de bir kere:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ وَاِنَّا اِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
“Elhamdu Lillâh-illezî sahhara lenâ hêzê ve mâ künnâ lehu mukrinîn ve innâ ilâ Rabbinâ lemunkalibûn.”, sonra üç kere: اَللّٰهُ اَكْبَرُ “Allâhu Ekber”, sonra üç kere:اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ “Elhamdu Lillah”, bir kere:
لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى ظَلَمْتُ نَفْسِى فَاغْفِرْ لِى ذُنُوبِى اِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ اِلاَّ اَنْتَ
“Lâ ilâhe İllâ Ente, Subhâneke, innî zalemtu nefsî, fağfir lî zunûbî, innehu lâ yağfir-uz-zunûbe illâ Ente.” okuyup güldüğünü gördüm, sordum: “Rabb'imin: “Benim kulum, gerçekte yaratan, yeşerten, yaşatan bir Rabb'inin olduğunu, günahlarını bağışladığını biliyor.” deyip, okuduğum duayı beğenmesinden dolayı sevinip güldüm.” buyurdu.” dedi.
Uçak ve gemiler müstesna olmak üzere her türlü bineğe binerken bu dua okunur.
Yani: “Allah'ın adıyla yaşıyorum, biniyorum.”
“Ezelden ebede kadar bütün güzel övgüler Allah'a mahsustur. O öyle Allah'tır ki, bunu = bineği bize râm ve itaatkâr kılmıştır, halbuki biz bunlara güç yetiremezdik. Muhakkak biz topumuz, Rabb'imizin Huzuru'na dönüp gitmekteyiz.”
“Allâhu Ekber. Elhamdu Lillah.”
“Sen'den başka, azabından korkulan, zâtıyla yahud nimetiyle sevilen ve Rabb olması sebebiyle tapınılan hiçbir ma'bûd = tapınılan yoktur; Sen'i tenzîh ederim. Gerçekte ben nefsime zulmettim; benim günahlarımı mağfiret et. Gerçek şu ki Sen'den başka günahları mağfiret eden yoktur.” demektir.
Uçak ve gemilerde ise Hûd sûresinin 41'inci, Ez-Zümer Sûresi'nin 67'nci ayetleri okunur.
Nitekim Hasen bin Ali radıyallâhu Teâlâ anhumâ'nın merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
بِسْمِ اللّٰهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا اِنَّ رَبِّى لَغَفُورٌ رَحِيمٌ * وَمَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَاْلاَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّمَاوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
“Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne Rabbî le Ğafûr-ur-Rahîm. Ve mâ kaderullâhe hakke kadrihi, vel'ardu cemîan kabdetuhu yevm-el-kıyâmeti, vessemâvâtu matviyyâtun bi yemînihi, Subhânehu ve Teâlâ ammâ yüşrikûn.” ayetlerinin okunması, ümmetimi batmaktan koruyan güvencedir.” diye buyurdu. Bu ayetler, gemi ve uçaklarda da okunur.
Yani: “Allah'ın adıyla irade ve kudretiyle gemi yüzer, durur. Şübhesiz Rabb'im çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Ve o kafirler, gereğince Allah'ın büyüklüğünü anlayamadılar. Halbuki kıyamet günü yer küresi tamamen O'nun tasarrufundadır; gökler de kudretiyle dürülmektedir. Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir.” demektir.
VEDALAŞMAK VE UĞURLAMAK DUALARI
Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
اَسْتَوْدِعُكَ اللّٰهَ الَّذِى لاَ تَضِيعُ وَدَائِعُهُ
“Estevdiukellâh-ellezî lâ tedîu vedâiuhu.” buyurmasıyla misafirin ev sahibiyle vedalaşma duasını öğretti.
Yani: “Nezdinde emanetler zâyi olmayan Allah Teâlâ'ya seni emanet ederim.” demektir.
Abdullah bin Yezîd el-Hatmî radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
اَسْتَوْدِعُ اللّٰهَ دِينَكَ وَاَمَانَتَكَ وَخَوَاتِيمَ عَمَلِكَ وَاَقْرَاُ عَلَيْكَ السَّلاَمَ
“Estevdiullâhe dîneke ve emâneteke ve havâtîme amelike ve ekrau aleyk-es-selâme.” buyurmasıyla ev sahibinin misafirini uğurlama duasını öğretti.
Yani: “Senin dînini, ehil ve evladını, amelinin sonunu Allah'a emanet ediyorum ve Allah'ın اَلسَّلاَمُ “Es-Selâm” ismini üzerinde okuyorum.” demektir.
Ebû Hureyre'nin merfû' hadîsinde buyrulduğu üzere, ev sahibinin misafirine: “Allah'ın azabından korkmanı, günah işlemekten korunmanı tavsiye ederim, hadi selâmetle.” deyip:
اَللّٰهُمَّ اطْوِ لَهُ الْبُعْدَ وَهَوِّنْ عَلَيْهِ السَّفَرَ
“Allâhumm-atvi leh-ul-bu'de ve hevvin aleyh-is-sefere.” duasını okuması da müstehabdır.
Yani “Allâhumme! Ona uzağı yakın kılarak dürüver; seferi ona kolaylaştır.” demektir.
SEFERE BAŞLARKEN OKUNACAK DUA
Abdullah bin Ömer radıyallâhu anhumâ'nın merfû' hadîsinde buyrulduğu üzere Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, bineğinin hareket etmesiyle: اَللّٰهُ اَكْبَرُ “Allâhu Ekber” deyip:
اَللّٰهُمَّ بِكَ اَصُولُ وَبِكَ اَجُولُ وَبِكَ اَسِيرُ اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ فِى سَفَرِى هٰذَا الْبِرَّ وَالتَّقْوَى وَمِنَ الْعَمَلِ مَا تَرْضَى اَللّٰهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْنَا سَفَرَنَا هٰذَا وَاطْوِ عَنَّا بُعْدَهُ اَللّٰهُمَّ اَنْتَ الصَّاحِبُ فِى السَّفَرِ وَالْخَلِيفَةُ فِى اْلاَهْلِ اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرِ وَكَاٰبَةِ الْمَنْظَرِ وَسُوءِ الْمُنْقَلَبِ فِى الْمَالِ وَاْلاَهْلِ وَالْوَلَدِ
“Allâhumme! Bike esûlu ve Bike ecûlu ve Bike esîru. Allâhumme innî es'eluke fî seferî hêze-l-birra vettakvâ ve min-el-ameli mâ terdâ. Allâhumme hevvin aleynâ seferanâ hêzê, vatvi annâ bu'dehu. Allâhumme! Ent-es-sâhibu fisseferi vel'halîfetu fil'ehli. Allâhumme! İnnî eûzu Bike min va'sêi-s-seferi ve keâbet-il-manzari ve sûi-l-munkalebi filmâli vel'ehli velveledi.” duasını okurdu. Seferin dönüşünde de:
اٰيِبُونَ تَائِبُونَ عَابِدُونَ لِرَبِّنَا حَامِدُونَ
“Âyibûne tâibûne âbidûne li Rabbinâ hâmidûn.” kelimelerini eklerdi.
Yani “Allâhumme! Verdiğin güçle ayrılıyorum, verdiğin güçle dolaşıyorum, verdiğin güçle yürüyorum. Allâhumme! Bu seferimde gerçekte ben her hayrın kemâlini ve takvâyı dilerim; çalışmakta razı olacağın işi isterim. Allâhumme! Üzerimde seferi kolaylaştır ve bizden uzağı dür. Allâhumme! Seferde Sen sahibimizsin; ehlimizde vekilimizsin. Allâhumme! Seferin meşakkatinden ve çirkin manzaralarından San'a sığınırım. Mal, ehil ve evladın kötü hale dönüşmesinden San'a sığınırım.
(Dönüşte:) Selâmetle dönücüyüz; tevbe edenleriz; ibadet edenleriz; Rabb'imize hamdedenlerdeniz.” demektir.
EVİN GİRİŞİNDE OKUNACAK DUA
Ebû Mâlik radıyallâhu anhu'nun merfû' hadisinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Adam eve girmesi anında:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ خَيْرَ الْمَوْلِجِ وَخَيْرَ الْمَخْرَجِ بِسْمِ اللّٰهِ وَلَجْنَا وَبِسْمِ اللّٰهِ خَرَجْنَا وَعَلَى اللّٰهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا
“Allâhumme innî es'eluke hayr-al-mevlici ve hayr-al-mahraci. Bismillâhi velecnâ ve Bismillâhi harecnâ ve Alallâhi Rabbinâ tevekkelnâ.” duasını okusun ve ehline selam versin.” buyurmuştur.
Yani: “Allâhumme! Gerçekte ben Sen'den, girişin en hayrlı sebeblerini ve çıkışın en hayrlı sebeblerini dilerim. Allah'ın adıyla yaşayıp giriyoruz ve Allah'ın adıyla yaşayıp çıkıyoruz; ve Allah'a, Rabb'imize dayandık. ” demektir.
EVDE HUZUR İÇİN OKUNACAK DUA
Câbir radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in:
“Bir adam evine yahud yatağına girdiği zaman bir melek, bir şeytan sür'atle ona koşarlar. Melek: “Kapıyı hayrla aç.”; şeytan: “Kapıyı şerle aç.” yahud: “yatağına gir.” derler.
Eğer adam kapıyı açarken yahud yatağa girerken zikrederse, melek şeytanı kovar ve onu koruması altına alır. Adam uykusundan uyanınca yine ikisi öyle derler; o da:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ السَّبْعَ اَنْ تَقَعَ عَلَى الاَرْضِ اِلاَّ بِاِذْنِهِ حَسْبِىَ اللّٰهُ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
“Elhamdu Lillâh-illezî yümsik-us-semâvâti-s-seb'a en tekaa ale-l-ardi illâ bi iznihi, hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ Huve, Aleyhi tevekkeltu ve Huve Rabb-ul-Arş-il-Azîmi ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâh-il-Aliyy-il-Azîm.” derse, yatağında yahud evinde ölürse şehid olur; ve eğer kalkıp namaz kılarsa faziletlere kavuşur.”
buyurduğu üzere karı koca yahud aile ferdlerinden birisi eve girdiği zamanالسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ “Es-Selâmu aleykum” deyip اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى... “Elhamdu Lillâh-illezî...” duasını okursa, şeytanlar evden kaçar, yapılan büyüler çözülür ve aile ferdleri birbirine ısınırlar.
Ayrıca sihrin çözülmesi için bir hafta her sabah namazından sonra El-Bakara Sûresi'nin okunması tecrübe edilmiştir. Büyücülere gitmek doğru değildir.
Yani: “İzni olmaksızın semâyı yerin üzerine düşmekten tutan Allah'a ezelden ebede kadar güzel övgüler olsun. Allah bana kâfidir, Kendisi'nden başka azabından korkulan, zâtıyla yahud nimetiyle sevilen ve Rabb olması sebebiyle tapınılan hiçbir ma'bûd = tapınılan yoktur. O'na dayandım. Ve O, yüce Arş'ı tedbir eden, kemâle erdiren Rabb'dir. Âli ve Azîm Allah Teâlâ'dan başkasıyla günah işlemekten, zararlı şeylerden dönüş ve taat ve ibadet yapmak gücü aslâ yoktur.” demektir.
CELSELERDEN SONRA OKUNACAK DUA
a-Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, gece sohbetlerinden sonra ve her meclisin sonunda:
سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ اَسْتَغْفِرُكَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ
“Subhânekallâhumme ve bi Hamdike. Eşhedu en lâ ilâhe illâ Ente. Estağfiruke ve etûbu İleyk.” diye duanın okunmasını öğretmiştir.
Yani “Allâhumme! San'a hamdetmiş olduğum halde Sen'i tenzih ederim. Sen'den başka azabından korkulan, zâtıyla yahud nimetiyle sevilen ve Rabb olması sebebiyle tapınılan hiçbir ma'bûd = tapınılan olmadığına, kalbimle tasdîk, dilimle ikrar etmemle şehadet ederim. Sen’den günahlarımı örtmeni dilerim. Tevbe ile San'a dönüyorum.” demektir.
b-Ebû Saîd-il-Hudrî radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ وَسَلاَمٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Subhâne Rabbike Rabb-il-izzeti ammâ yesıfûne ve selâmun ale-l-murselîn, velhamdu Lillâhi Rabb-il'âlemîn.” okumasıyla meclisi kapatırdı.” buyrulmuştur.
Yani “Müşriklerin isnad etmekte oldukları vasıflardan, izzet ve ğalebe sahibi olan Rabb'imi tenzih ederim; Rabb'im yücedir. Gönderdiği bütün peygamberlere selam olsun. Ve ezelden ebede kadar tüm güzel övgüler, âlemlerin Rabb'i Allah Teâlâ'ya mahsustur.” demektir.
Her celseden sonra a- ve b- dualarının her ikisinin yahud ikisinden birinin okunması, mecliste yapılan ğaflet ve lakırdılara kefaret olur.
اَللّٰهُمَّ اَقْسِمْ لَنَا مِنْ خَشْيَتِكَ مَا تَحُولُ بِهِ بَيْنَنَا وَبَيْنَ مَعَاصِيكَ وَمِنْ طَاعَتِكَ مَا تُبَلِّغُنَا بِهِ جَنَّتَكَ وَمِنَ الْيَقِينِ مَا تُهَوِّنُ بِهِ عَلَيْنَا مَصَائِبَ الدُّنْيَا وَمَتِّعْنَا بِاَسْمَاعِنَا وَاَبْصَارِنَا وَقُوَّتِنَا مَا اَحْيَيْتَنَا وَاجْعَلْهُ الْوَارِثَ مِنَّا وَاجْعَلْ ثَاْرَنَا عَلَى مَنْ ظَلَمَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى مَنْ عَادَانَا وَلاَ تَجْعَلْ مُصِيبَتَنَا فِى دِينِنَا وَلاَ تَجْعَلِ الدُّنْيَا اَكْبَرَ هَمِّنَا وَلاَ مَبْلَغَ عِلْمِنَا وَلاَ تُسَلِّطْ عَلَيْنَا مَنْ لاَ يَرْحَمُنَا اَللّٰهُمَّ زِدْنَا وَلاَ تَنْقُصْنَا وَاَكْرِمْنَا وَلاَ تُهِنَّا وَاَعْطِنَا وَلاَ تَحْرِمْنَا وَاٰثِرْنَا وَلاَ تُؤْثِرْ عَلَيْنَا وَاَرْضِنَا وَارْضَ عَنَّا
“Allâhumme aksim lenâ min haşyetike mâ tehûlu bihi beynenâ ve beyne meâsîke ve min tâatike mâ tubelliğunâ bihi cenneteke ve min-el-yekîni mâ tuhevvinu bihi aleynâ mesâib-ed-dunyâ ve metti'nâ biesmâinâ ve ebsârinâ ve kuvvetinâ mâ ahyeytenâ, vec'alh-ul-vârise minnâ, vec'al se'renâ alâ men zalemenâ, vensurnâ alâ men âdânâ ve lâ tec'al musîbetenâ fî dîninâ ve lâ tec'al-id-dunyâ ekbera hemminâ ve lâ mebleğa ilminâ, ve lâ tusellıt aleynâ men lâ yerhamunâ. Allâhumme zidnâ ve lâ tenkusnâ ve ekrimnâ ve lâ tuhinnâ ve a'tinâ ve lâ tahrimnâ ve âsirnâ ve lâ tu'sir aleynâ ve ardinâ verda annâ.”
okunması, hem kefaret, hem ğafletten uyanmak, hem de derecelerin tahsiline etkin duadır.
Yani: “Allâhumme! Bizimle ma'siyetin arasına engel olabilecek korkuyu bize nasib buyur. Bizi cennetine ulaştıracak taati bize üstün maksad kıl. Ve dünyevi musibetleri bize kolaylaştıracak şeylerden kesin inanç ve yekîni ver. İşitmekliğimizden, görmekliğimizden, kuvvetimizden, bizi yaşattığın müddetçe faidelendir. Bize vermiş olduğun bu mutluluğu mirasçılarımıza da ver. Bize zulmedenleri bizden korkut. Bize düşmanlık edenlere karşı yardım et. Dînimizde bize musibet ve belaları verme. Dünyayı bize en büyük dert ve ilmimizin onda nihayet bulacağı amaç ve maksad kılma. Bize merhamet etmeyecek kimseleri bize musallat kılma. Allâhumme! –Müslüman, cemaat, mezheb, meşreb, iyal, hısım ve akraba olarak– Bizi çoğalt, bizi eksiltme. Bizi şerefli kıl, alçaltma. Nimetlerini bize ver, bizi mahrum etme. Bizi ğayrimize hâkim ve ğâlib kıl; Müslüman olmayan ğayrimizi bizden yükseltip hâkim ve ğâlib kılma. Bizi Zâtın'dan razı kıl. Sen de bizden razı ol.” demektir.
UYURKEN OKUNACAK DUA
Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
“Sizden biriniz yatağına geldiği zaman, elbisesinin bir tarafıyla üç kere döşeğinin tozunu gidersin ve:
بِاسْمِكَ رَبِّى وَضَعْتُ جَنْبِى وَبِكَ اَرْفَعُهُ اِنْ اَمْسَكْتَ نَفْسِى فَاغْفِرْ لَهَا وَاِنْ اَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بِمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ
“Bismike Rabbî veda'tu cenbî ve bike erfauhu. İn emsekte nefsî fağfir lehâ ve in erseltehâ fahfazhâ bimâ tahfezu bihi ibâdek-es-sâlihîn.” duasını okusun.” diye emrederdi.
Yani: “Rabb'im! İsmin'in koruması altına girip yanımı yere koydum ve İsmin'le kaldıracağım. Eğer canımı alırsan, günahlarımı ört. Eğer canımı gönderip salıverirsen, salih kullarını koruduğun isimlerinle beni de koru.” demektir.
Hazreti Âişe radıyallâhu Teâlâ anhâ'nın merfû' hadîsinde: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yatmak üzere döşeği üzerinde otururken iki elini açıp birleştirir,
sonra otuz üç kere: سُبْحَانَ اللّٰهِ = “Subhânallah”,
otuz üç kere: اَلحَمْدُ لِلّٰهِ = “Elhamdu Lillah” ve
otuz üç kere: اَللّٰهُ اَكْبَرُ = “Allâhu Ekber” der,
ellerine üfürür;
sonra İhlas, Felak ve Nas Sûreleri'ni okur,
tekrar mubârek ellerine üfürür;
başından başlayarak bedeninin her tarafını üç kere ovardı.” buyrulmuştur. Mü'min bunu yapmasıyla korkunç rüyadan, şeytanın hislerini istilâ etmesinden kurtulur.
UYKUSUZLUĞUN GİDERİLMESİ İÇİN DUA
Zeyd bin Sâbit radıyallâhu anhu: “Ben gece uykusuzluğuna yakalandım. Halimi Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e arz ettim; O da bana:
اَللّٰهُمَّ غَارَتِ النُّجُومُ وَهَدَاَتِ الْعُيُونُ وَاَنْتَ حَىٌّ قَيُّومٌ لاَ تَاْخُذُكَ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ اَهْدِئْ لَيْلِى وَاَنِمْ عَيْنِى
“Allâhumme ğârat-in-nucûmu ve hedeet-il uyûnu ve Ente Hayyun Kayyûm. Lâ te'huzuke sinetun ve lâ nevm. Yâ Hayyu yâ Kayyûm ehdi' leylî ve enim aynî.” duasını oku.” diye buyurdu. Ben de okudum. Allah Azze ve Celle uykusuzluk halini benden giderdi.” buyurmuştur.
Yani “Allâhumme! Yıldızlar batıp kayboldular; gözler uyuyup sükun buldular; Sen Bizzat hayat sahibi Diri'sin; hayat vericisin; başkasına muhtac olmaksızın hükmünle Sen Bizzat kainatı tedbir ve takdir etmektesin; uyuklamak ve uyku aslâ Sen'i tutmaz. Ya Hayyu ya Kayyûmu! Gecenin bana verdiği uykusuzluk ızdırabını durdur ve gözlerimi uyut.” demektir.
İSTİHÂRE DUASI
Câbir bin Abdullah radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
“Sizden biriniz mühim işinin sonucunu, hayrlı olup olmamasını merak ettiği zaman, farz namazının dışında iki rek'at namaz kılsın. Namazdan sonra şöyle dua etsin:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْتَخِيرُكَ بِعِلْمِكَ وَاَسْتَقْدِرُكَ بِقُدْرَتِكَ وَاَسْئَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ الْعَظِيمِ فَاِنَّكَ تَقْدِرُ وَلاَ اَقْدِرُ وَتَعْلَمُ وَلاَ اَعْلَمُ وَاَنْتَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ اَللّٰهُمَّ اِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ اَنَّ هذَا اْلاَمْرَ خَيْرٌ لِى فِى دِينِى وَمَعَاشِى وَعَاقِبَةِ اَمْرِى (اَوْ عَاجِلِ اَمْرِى وَاٰجِلِهِ) فَاقْدُرْهُ لِى وَيَسِّرْهُ لِى ثُمَّ بَارِكْ لِى فِيهِ وَاِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ اَنَّ هٰذَا اْلاَمْرَ شَرٌّ لِى فِى دِينِى وَمَعَاشِى وَعَاقِبَةِ اَمْرِى (اَوْ فِى عَاجِلِ اَمْرِى وَاٰجِلِهِ) فَاصْرِفْهُ عَنِّى وَاصْرِفْنِى عَنْهُ وَاقْدُرْ لِى الْخَيْرَ حَيْثُ كَانَ ثُمَّ اَرْضِنِى بِهِ
“Allâhumme innî estehîruke bi İlmike ve estakdiruke bi Kudretike ve es'eluke min Fadlik-el-Azîm, feinneke takdiru ve lâ akdiru ve ta'lemu ve lâ a'lemu ve Ente Allâm-ul-ğuyûb. Allâhumme in kunte ta'lemu enne hêze-l-emre hayrun lî fî dînî ve meâşî ve âkıbeti emrî (ev âcili emrî ve êcilihi), fakdurhu lî ve yessirhu lî, sümme bârik lî fîhi. Ve in kunte ta'lemu enne hêze-l-emre şerrun lî fî dînî ve meâşî ve âkıbeti emrî (ev fî âcili emrî ve êcilihi), fasrifhu annî, vasrifnî anhu, vakdur li-l-hayra haysu kâne, sümme erdınî bihi.” Ve sonra hakkında istihâre yani istişâre yaptığı işinin ismini diliyle isimlendirsin.” buyurdu.
Yani: “Allâhumme! Gerçekte ben ilminle istişare etmek ve Sen'den hayrı dilemek isterim. Allâhumme! Sen'den hakkımda hayrı takdir etmeni dilerim. Sen'den yüce fazlından isterim. Çünkü Sen hüküm ve takdir edersin, işi değerlendirirsin; ben takdir edemem. Sen bilirsin, ben bilmem. Hakîkaten Sen her gizliyi fevkalâde bilmektesin. Allâhumme! Eğer dînimde, yaşayışımda, başlangıç ve sonunda bu işin bana hayrlı olduğunu bilirsen,[*] o işi bana hayrlısıyla hüküm ve takdir et, kolaylaştır ve onu bana bereketli kıl. Şayed dînimde, yaşayışımda, başlangıç ve sonunda bu işin bana şerli olduğunu bilirsen,[*] onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Her ne cihette hayr varsa onu bana ver, kolaylaştır ve en güzeli takdir et, sonra beni verdiğin nimetinle razı et.” demektir.
Bu namazın birinci rek'atında “Elemneşrahleke” ve “Elemtera keyfe”; ikinci rek'atında “Kul yâ eyyuhe-l-kâfirûn” ve İhlas Sûreleri'ni okumak güzeldir.
İHTİYACIN GİDERİLMESİ İÇİN OKUNAN DUA
Abdullah bin Ebî Evfa-l-Eslem radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
“Kimin Allah Teâlâ'ya yahud mahlukundan birisine ihtiyacı olursa = işi düşerse, güzel bir abdest alsın, iki rek'at namaz kılsın, sonra Allah Teâlâ'ya hamd-u senâ etsin, Peygamberi’ne, âline ve ashâbına salavat okusun, sonra ellerini kaldırarak:
«لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالْعِصْمَةَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلاَمَةَ مِنْ كُلِّ اِثْمٍ اَسْئَلُكَ اَنْ لاَ تَدَعَ لِى ذَنْبًا اِلاَّ غَفَرْتَهُ وَلاَ هَمّاً اِلاَّ فَرَّجْتَهُ وَلاَ حَاجَةً هِىَ لَكَ رِضًا اِلاَّ قَضَيْتَهَا لِى» «يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ اَسْتَغِيثُ يَا مُغِيثُ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ»
“Lâ ilâhe illallâh-ul-Halîm-ul-Kerîm, Subhânallâhi Rabb-il-Arş-il-Azîm, elhamdu Lillâhi Rabb-il-âlemîn. Allâhumme innî es'eluke mûcibâti rahmetike ve azâime mağfiretike, vel'ısmete min kulli zenbin, velğanîmete min kulli birrin, vesselâmete min kulli ismin, es'eluke en lâ tedaa lî zenben illâ ğafertehu ve lâ hemmen illâ ferractehu ve lâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ lî ” diye dua etsin.
–Duanın sonuna “Yâ Hayyu, yâ Kayyûmu birahmetike esteğîsü yâ Muğîsü.” eklenilir.–Sonra dünya veyahud ahiret işlerinden dilediği kadar ihtiyaclarını arz etsin; istekleri kendisine takdir olunur, verilir.” buyurdu.
Enes bin Mâlik radıyallâhu anhu'nun merfû' hadîsinde:
“Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in başına herhangi bir işin gelmesi anında:
يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ اَسْتَغِيثُ يَا مُغِيثُ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ
“Ya Hayyu ya Kayyûmu, birahmetike esteğîsü ya Muğîsü, ya Erham-er-râhimîn!” diye dua ederdi.” buyrulmuştur.
Yani: “Lütuf ve merhametiyle sevilen, azabından korkulan Allah'tan başka hiçbir ma'bûd = tapınılan yoktur. Kuluna yumuşaklıkla muamele eden Halîm'dir; Kulu ihtiyacını kendisine arz etmeksizin kulunun ihtiyacını gideren Kerîm'dir. Allah Teâlâ'yı her türlü noksan sıfatlardan tenzîh ederim; Allah yüce Arş'ı ve Arş'ın kuşattığı mahlukunu ilim ve iradesiyle icad eden, gücü ve imdadıyla yeşerten, yaşatan, kemâline erdiren, belli bir nizama tâbi' tutan Rabb'dir. Ezelden ebede kadar bütün güzel övgüler, âlemlerin Rabb'i olan Allah Teâlâ'ya mahsustur. Allâhumme! Rahmetlerini gerektiren güzel ahlakı, mağfiretini gerektiren güzel kararları, her ihsanını ele geçirmeyi, her günahtan temizliği = kurtuluşu, her iyiliğin fırsatının değerlendirilmesini, her türlü günahtan selâmet ve temizliği Senden dilerim. Üzerimde hiçbir günahı bırakmaksızın hepsini mağfiret etmeni, hiçbir dert ve kederi bırakmaksızın hepsini açmanı, Sen'in rızâna uygun her ihtiyacımın giderilmesini Sen'den dilerim.” ... “Ya Hayyu: Ey gerçek hayat sahibi Ulu Zat! Ya Kayyûm: Ey yarattığı mahlukunu dimdik ayakta tutan tedbirci Ulu Zat! Rahmetin vesilesiyle imdadıma yardımlarını göndermeni dilerim. Ya Muğîs: Ey yardımlarını gönderen Ulu Zat! Ya Erham-er-râhimîn!” demektir.
[*]Yahud: İşimin ve âkıbetinin veya işimin evveli ve
sonunun din ve dünyam ve mâişetim için hayrlı olduğunu bilirsen, hüküm ediyorsan....
[*]Yahud: Maaşım ve dînim hakkında bu işin âkıbetinin yahud işimin evvelinin veya sonunun şerli olduğunu bilirsen, hüküm ediyorsan....