بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Famous Quatations

FAMOUS QUOTATIONS  ÜNLÜ SÖZLER / ÖZDEYİŞLER
Dehayı, kişinin kendisine verilen eğitime karşı çıkan üretken başkaldırı gizilgücü (kapasitesi) olarak tanımlıyoruz.We define genius as the capacity for productive reaction against one's training.genius /cin-yıs/ = 1. deha; 2. dahi.
Beyin: Kendisini kullanarak düşündüğümüzü düşündüğümüz [= sandığımız] bir organımız...   Brain: An apparatus with which we think that we think.-                                                 apparatus /æ-pı-rey-tıs/ = cihaz, düzenek...
İnsanları özgürleştiren gerçekler çoğunlukla insanların işitmek istemedikleri gerçeklerdir... The truth that makes men free is for the most part the truth which men prefer not to hear.for the most part = çoğunlukla, büyük bölümü ile...
İnsanoğlu omuzlarında pek fazla gerçeklik taşıyamıyor... The Human kind cannot bear very much reality. --to bear = 1. taşımak, yükünü, ağırlığını çekmek, taşımak... 2. tahammül etmek, edebilmek...
İnanç: Örneğine hiç rastlamadığımız bir şeyin varlığına, bu konuda hiç bilgisi olmayan bir kimsenin anlattıklarına dayanarak kanıtsız inanmak... Faith: Belief without evidence in what is told by one who speaks without knowledge of things without parallel.faith = inanç, inanma, itikat... without parallel = eşi benzeri bulunmayan
Bir koyunu arka ayakları üzerinde doğrultmakla insana dönüştüremezsiniz; ama bir koyun sürüsünü aynı konuma getirirseniz bir insan kalabalığından farkları kalmaz…You cannot make a man by standing a sheep on its hind legs. But by standing a flock of sheep in that position you can make a crowd of men. hind legs = arka ayaklar. a flock of sheep = bir koyun sürüsü.
Bu dünyaya beyni daha büyük, böbreküstü bezleri ise daha küçük bebekler doğmadıkça, savaşlar hiç bitmeyecek..War will never cease until babies begin to come into this world with larger cerebrums and smaller adrenal glands.to cease /si:z/ = son vermek, kesmek, durdurmak; son bulmak, bitmek. örnek: ceasefire = ateşkes.
Sevgi kılığına girmiş şiddet yoluyla kendi kendimizi etkin biçimde yokediyoruz... We are effectively destroying ourselves by violence masquerading as love.to masquerade = kılığına girerek maskarasını çıkarmak...
Delilik herzaman kişiliğin çökmesi olarak anlaşılmak zorunda değil. Bir büyük atılım olarak da düşünülebilir. Tutsaklık ve varoluşçu ölüm olduğu kadar, özgürleşme ve yeniden doğuşun da tohumlarını taşıyor olabilir... Madness need not be all breakdown. It may also be breakthrough. It is potential liberation and renewal as well as enslavement and existential death.breakthrough=çığır açan büyük bir yenilik veya atılım. potential = gizilgücü olan, o gücü kendi içinde taşıyan. renewal="to renew" (re-new) kavramından yenileme, yenilenme (burada "yeniden doğuş" olarak çevirdim). slave=köle. to enslave=köleleştirmek.
Büyük beyinler fikirleri, ortalama beyinler olayları, küçük beyinler de kişileri tartışır...Great minds discuss ideas; Average minds discuss events; Small minds discuss people. 
Çoğu insan düşünmektense ölmeyi yeğliyor; gerçekte de böyle oluyor zaten..Most people would sooner die than think; in fact, they do so. 
"Kişisel ilişki nedir?" gibi iyimser bir soru sormadan önce, çağımızda kişisel bir ilişki, hatta acaba kişiler olanaklı mıdır diye sormak zorundayız...Before we can ask such an optimistic question as "What is a personal relationship?", we have to ask  if a personal relationship is possible. or, any persons possible in our present situation.  
Delilik herzaman kişiliğin çökmesi olarak anlaşılmak zorunda değil. Bir büyük atılım olarak da düşünülebilir. Tutsaklık ve varoluşçu ölüm olduğu kadar, özgürleşme ve yeniden doğuşun da tohumlarını taşıyor olabilir…Madness need not be all breakdown. It may also be breakthrough. It is potential liberation and renewal as well as enslavement and existential death. breakthrough=çığır açan büyük bir yenilik veya atılım. potential=gizilgücü olan,o gücü kendi içinde taşıyan. renewal="to renew"(re-new) burada "yeniden doğuş" olarak çevirdim). slave=köle. to enslave= köleleştirmek.
Büyük beyinler fikirleri, ortalama beyinler olayları, küçük beyinler de kişileri tartışır...Great minds discuss ideas; Average minds discuss events; Small minds discuss people.
Çoğu insan düşünmektense ölmeyi yeğliyor; gerçekte de böyle oluyor zaten... Most people would sooner die than think; in fact, they do so.
ON LIFE AND REALITY
Bunca sık şikayet edilen yaşamın kısalığı, belki de onun ençok şükretmemiz gereken yönüdür... (serbest çeviri).The shortness of life, so often lamented, may be the best thing about it.o lament /lı-ment/= figan etmek, yas tutmak... We laugh at our lamentable condition... Güleriz ağlanacak halimize.
CLOV: Do you believe in life to come?life to come = "ölümden sonraki hayat" kastediliyor..
Savaş da aşk gibi mutlaka bir yolunu buluyor. War is like love; it always finds a way.
Hiçbirşey yapmamakta başarılı olmaktansa, birşeyler yapmağa çalışıp da başarısız olmak çok daha iyi... People who try to do something and fail are infinitely better than those who try to do nothing and succeedinfinitely = sonsuz derecede, kesinlikle...
HUMAN LIFE, HISTORY AND DESTINY
AMA, tıpkı uygarlığın karanlık yüzleri de olduğu gibi, "savage" dünyanın da el değmemiş, masum yönleri vardır: "the noble savage" = "soylu vahşi" kavramı ile örneklendiği üzere...The young man who has not wept is a savage, and the old man who will not laugh is a fool.         savage[-vic]=1.(ad) vahşette yaşayan, barbar, uygarlaşmamış; 2.(sıfat) vahşi, saldırgan. savagery [-vicri]=vahşet, barbarlık. Karşıt anlamlılar: civilized, civilization... 
Gerçeği azıcık saptırıvermek, insanı binlerce ton açıklamadan kurtarır...A little inaccuracy sometimes saves tons of explanation.                      "to save" fiili burada "gereksiz kılar, tonlarca açıklamadan kurtarır"
Neden bunca kişinin odun kırmaktan büyük zevk aldığını biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında alabilirsiniz..I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results.. to chop wood = odun kırmak, balta ile parçalara ayırmak... Manço'nun "Nick the Chopper"ını anımsayın... 
Hertürlü bağımlılık kötüdür: Uyuşturucunuz ister alkol, ister morfin, isterse de idealizm olsun...Every form of addiction is bad, no matter whether the narcotic be alcohol or morphine or idealism.addiction[æ-dik-şın]  =uyuşturucu vb. bağımlılığı. to be addicted to sth.=birşeye bağımlı olmak.                              addictive=bağımlılık yapan.
İlkelerim boğazıma dolanmış dibe batmaktansa, oportünist olup suyun üstünde kalmayı yeğlerim…I would rather be an opportunist and float than go to the bottom with my principles round my neck. to float [flo:t] = suyun üstünde kalmak, batmamak. "swim" eyleminde ise kendi çabanızla "suda yol almak" kavramı var... 
in the long run = sonunda, uzun vadede, pekçok iniş çıkıştan sonra... to be proved right = haklılığı ve doğruyu düşünüp dile getirdiği kanıtlanmak... "In the long run the pessimist may be proved right, but the optimist has a better time on the trip."has a better time on the trip = yolculuk boyunca daha iyi, daha hoşça vakit geçirir...