وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ
وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
“...Sana zikri = bütün yönleriyle Kur'ân'ın hükümlerini indirdik, tâ ki insanlara inen hükümleri beyan edesin; ve iyiden iyiye akıl erdirip Sana itaat etmeleri için.” buyrulan ayet-i kerîme indiğinde Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem :
سَلُونِى سَلُونِى “Benden sorun, Benden sorun.” diye buyurunca ashab, heybetine kapıldılar, bütün dikkatlerini kendisine verdiler.
O anda üzerinde yorgunluk, ter gibi sefer eseri bulunmayan, simsiyah saçlı, bembeyaz elbiseli bir genç, gelişiyle ashabın dikkatlerini kendine çekti,
Genç duraklayınca, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem gence = Cibrîl'e üç kere:
اُدْنُ “Yanaş.” diye işaret etti. Genç, bedevî gibi çalımlı çalımlı Rasûlullah'ın yanına varıp diz çöktü, dizlerini Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in dizlerine dayadı; sonra:
“Ya Muhammed! Bana imandan haber ver.” dedi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, ashabın öğrenmesi için imanı, oluşturan cüzleriyle tarif ederek:
اَلاِيْمَانُ اَنْ تُؤْمِنَ بِاللّٰهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَاليَوْمِ
الاٰخِرِ وَتُؤْمِنَ بِالقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ
“Tanıttığım İman,
(1) Allah'a,
(2) meleklerine,
(3) kitablarına,
(4) rasullerine,
(5) ahiret gününe,
(6) bir de kaderin hayrına ve şerrine inanmandır.” diye buyurdu. Genç:
“Doğru söyledin. Bana tanıttığın İslamdan haber ver.” dedi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ashabın öğrenmesi için İslamı, oluşturan cüzleriyle tarif ederek:
اَلاِسْلاَمُ اَنْ تَشْهَدَ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَاَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ وَتَحُجَّ البَيْتَ اِنِ اسْتَطَعْتَ اِلَيْهِ
سَبِيلاً
"Tanıttığım islam,
(1)Allah'tan başka azabından korkulan, zâtıyla yahud nimetiyle sevilen ve Rabb olması sebebiyle tapınılan hiçbir ma'bûd olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet etmendir.
(2)İhlas üzere ta'dîl-i erkanla Peygamber'in tarifine uygun namazı yerli yerinde kılmandır.
(3)Zekatı vermendir = malından belli bir cüz'ü belli şahısların mülküne geçirmendir.
(4)Ramazan orucunu tutmandır.
(5)Ona yol bulsan, Beyt-i Muazzama'yı haccetmendir.” diye buyurdu. Genç:
“Doğru söyledin. Bana tanıttığın ihsan = bütün özelliğiyle iyilikten haber ver.” dedi. Rasûlullah:
اَلاِحْسَانُ اَنْ تَعْبُدَ اللّٰهَ كَاَنَّكَ تَرَاهُ فَاِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَاِنَّهُ يَرَاكَ
“Tanıttığım ihsan = bütün özelliğiyle iyilik: Kendisi'ni görürcesine Allah'a ibadet etmendir. Sen her ne kadar O'nu görmesen de, hiç şübhesiz O seni görmektedir.” buyurdu. Genç = Cibrîl:
“Öyle ise bana kıyametin kopacağı zamandan haber ver.” dedi. Rasûlullah:
مَا المَسْؤُولُ عَنْهَا بِاَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ
“Kıyametin ne zaman vukû' bulacağından sorulan, sorandan daha bilgin değildir.” diye buyurdu. Genç:
“Öyle ise bana alâmetlerinden haber ver.” dedi. Rasûlullah:
اَنْ تَلِدَ الاَمَةُ رَبّتَهَا وَاَنْ تَرَى الحُفَاةَ العُرَاةَ العَالَةَ رِعَاءَ الشَّاءِ
يَتَطَاوَلُونَ فِى البُنْيَانِ
“Köle cariyenin, efendisi kadını doğurmasıdır. Bir de yalın ayak, çıplak, fakir koyun çobanlarının, yaptıkları binaları uzatmakta yarış yaptıklarını görmendir.” diye buyurdu.
Sonra soru soran genç kalkıp gitti.
Biraz sonra Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
يَا عُمَرُ اَتَدْرِى مَنِ السَّائِلُ
“Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu bildin mi?” diye sordu.
Hazreti Ömer: “Allah ve O'nun Rasûlü daha iyi bilendir.” deyince, Rasûlullah:
فاِنَّهُ جِبْرِيلُ اَتَاكُمْ يُعَلِّمُكُمْ اَمْرَ دِينِكُمْ
“Gerçekte o Cibrîl'di. Size geldi; Dînî işlerinizi size öğretti.” diye buyurdu.