بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

23-Hadis-i Şerif

Benî Hâşim tarafından azad edilmiş, Ensardan Ruşed = Ebî Ukbe radiyallahu anhu diyor ki:
“Uhud savaşında ben Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'le beraber idim.
Müşriklerden Bir adamı okla vurdum. Vuruşum esnasında
"Ha şunu al benden. Ben Fârisî yiğidim." dedim.
Bunun üzerinde Rasûl-u Muhterem sallallâhu aleyhi ve sellem:
"Neden, "Şu vuruşu benden al, ben Ensârî genç yiğidim." demedin ?" buyurdu”
Aliyy-ul-Kari diyor ki: “Yani böyle bir durumda iftihar etmek istediğinde, kendini, dîne yardımcılara nisbet et. En azından Müslümanlara kendini nisbet et demektir.”
Hafız İbnu Hacer de böyle mana etti.
İşte görülüyor ki, Kendimizi İslama nisbet etmek ve İslamla iftihar etmek meşrû'dur.
Bundan başkası bazan küfür, bazan büyük günah, bazan da mekruh olur.  Allah Azze ve Celle'nin değer verdiği şeylerle övünmek meşrû', değer vermediği şeylerle övünmek ve iftar etmek meşrû' değildir.  Müslümanlarda şeref takvayla olur. Öyle ise takvâdan başka bir şeye değer vermek İslâmî bir haslet olmaz. Kişi takvâsıyla övünemez, amma başka bir takva sahibini övebilir.
Evet, bir kişinin kavmini müdafaa etmesi meşrû'dur, amma günah olmadığı yerlerde meşrû'dur. Şayed küçük veya büyük günah olursa bu takdirde meşrû' olmaz.

Bir Müslümanın çocuğu, Müslüman olan babalarını ve cedlerini, İslâmî hasletlerle övebilir ve müdafaa edebilir. [23/s.39-41]