İslam, lüğatte; “Zahirde azalarla boyun eğmektir; beraberinde iman olsun, olmasın.”
Şeriatte ise, iki surette kullanılmıştır:
1-Lüğat manasında,
2-Istılahi manasında… Yani içtenlikle boyun eğmek, yaratanın emr ve yasaklarına teslim olmaktır.
Hanefilerin hepsi, ehli hadis ve Mu’tezilenin ittifakıyla; iman ve İslam, ikisi, birdir.. Nitekim bu mesele müstakil olarak gelecektir. Yani kalben, aklen, gizlide dahi inandığı için boyun eğmeye iman, bedenen fiile geçirmeye de İslam denilir. Mesela namazın farz olduğuna şübheden ari inanmak, iman; bilfiil kılmak, islamdır.
İman ve İslam’ın Manası
İMAN, itikad demektir. Kalb ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. Ebu Hanife'ye göre ikrar, imanın rüknüdür. İmanın aslı "amentü" deki mezkur altı eşyayı kalben tasdik, dil ile ikrardır. İtikad kat'i bir hükümdür ki, şek ve zannı kabul etmez. Bu altı şeyden birisini inkar eden veya hafife alan iman etmiş olmaz.
Nitekim Allah Teâlâ buyuruyor: ……………………………………………………………..………………………………….. “Şimdi onlar = kafirler Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne var ise cümlesi ister istemez Allah’a boyun eğmiştir. Nihayet de O’na döndürülüp götürülecektir?” (Al-i İmran Suresi ayet 83) Bu ayet asrımızda mu’cizesini göstermektedir. İşte hristiyan ve yahudi bilginleri sun’i din çıkarmaktadırlar. Allah Teâlâ müslümanları bundan sakındırsın.
Evet, kafir ve fasıklar ister istemez Cenab-ı Hakk’ı hatırlar ve zikrederler ve O’na inanırlar. Fakat iman ve zikir mertebesini kasdetmediklerinden, imanlarından faydalanmamışlardır. Mü’min ise, iman ve zikir mertebesini kasdettiğinden, ameli yoksa bile kasdından faydalanmıştır. Zira herkes çalışmasında bir şeye talib oluyor. Taleb ve meylinden fayda veya zarar görüyor. Kasdı İslama doğru olursa malumdur ki faydalanır, yoksa “…………………………………………………………………….………………………………..” “Her kim ki İslamdan başka bir din ararsa, ondan aradığı din suret-i kat’iyede kabul olunmaz ve o ahirette de büyük zarara uğrayanlardandır.” (Al-i İmran Suresi ayet 85)
“……………………………………………………………………………………………………………………………………………….” “Firavun dedi ki: Gerçekte şuna inandım; İsrail oğullarının inanmış olduklarından başka ma’bud yoktur…” (Yunus suresi ayet 90) Fakat imanı ona fayda vermedi. Çünkü eğer: “Ben Musa’ya ve Harun’a –aleyhisselam- iman ettim.” deseydi, belki ona fayda verirdi.. Evet kişi, bütün peygamberlere inanıp da tek bir peygamberi dahi inkar etse, imanı ona fayda vermez.. Allah Teâlâ elçilerine iman etmeyi teklif etmiştir. Elçilerine inanmayan, O’na inanmamış ve teslim olmamıştır. Halbuki İslam demek, İlahi emirlere teslim olmak demektir.. Hem de peygamberlere inandığı halde, sözlerine inanmayan, gene mü’min değildir. Hatta mu’cizelerden bir tanesine veyahud Kur’an’dan bir harfe inanmayan veya inandıktan sonra inkar eden dahi, küfürden kurtulmamıştır.
İslam kelimesi lüğatte, hulus; zahiri ve batini afatlardan ari kalmaktır. Sulh, eminlik, taat, iz'an, ihlas ve inkiyad=isteyerek boyun eğmek manalarına da gelir. Kur'an'da İslam lafzı, ekseriyet; şirk ve küfür mukabilinde kullanılmıştır. Ayrıca bu manalarla da isti'mal edilmiştir.