Dabbet-ul arz, zayıf akıllıların andıkları gibi, bir mikrop bir hastalık değildir. Bilakis hadis şarihleri ve müfessirlerin tarif ettikleri bir hayvandır. Her bir hayvanın sureti, bir azasında vardır; konuşur; mü'minleri kafirden tefrik eder; şu Mü'mindir, şu kafirdir der.
Her insan onun konuşmasını anlar. Şöyle ki Dabbet-ul-arz'ın zuhurundan sonra mü'min ve kafirler, küfür ve imanla birbirini anarlar.
Çünkü bir elinde Süleyman Aleyhisselam'ın hatemi, diğer elinde Musa Aleyhisselam'ın asası vardır. Hayrete şayan ki, müfessir geçinen bazıları, Dabbet-ul-arz'ın vasıflarını beyan eden hadislerin zayıf olduğunu söylemeye cü'ret ederler.
Bu korkunç bir hata... Çünkü merfu' olarak da Dabbet-ul arz'ın vasfını beyan eden hadisler varid olmuştur. Kaldı ki, hadiste tad'if ve tahsin yahud tashih-i ictihadidir.
Bazı ehli hadise göre zayıf olan bir hadis, diğer bazısına göre sahih olabilir. Bu da ehli hadise gizli bir şey değildir. Aynı zamanda Dabbet-ul-arz, En-Neml suresinin
"O söz(ün manası) kendilerinin aleyhinde (tahakkuk edip) vuku(ve zuhur)a geldiği zaman yerden bunlar için onlarla konuşur bir dabbeyi çıkarırız..." mealindeki 82'nci ayetiyle de sabittir.
Yani konuşur, mikrop değildir. Mikrop konuşmaz...Hatta bazıları, Salih Peygamberin devesinin yavrusu olup,son zamanda Safa dağdan çıkacağını beyan etmişlerdir. En azından Dabbe'nin konuşur olduğunu bilmek farzdır.
Özellikle Dabbet-ul-arz hadisesi, tabii kanunlar ve adetin dışındadır. Yeryüzünde dolaşır; ulaşmadığı bir yer yoktur. Bu kadara inanmak vacibtir. Daha fazla izahı, hadis kitaplarından taleb olunur.
[1/s..]