Gönül Birliği Duası
GÖNÜL BİRLİĞİ DUASI
Dua, muhasebe, rabıta ve her ibadetten önce, hamd-u salâttan sonra ashab ve ardınca gidenleri vesile edinmek güzeldir. Nitekim takva derecesine ulaşabilmek için ayet-i kerîmede:
يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الوَسِيلَةَ
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun korunun ve Kendisi'ne ulaşmak için vesile arayın.”
diye tevessül emredilmiştir.
Aynı zamanda يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا
مَعَ الصَّادِقِينَ
“Ey iman edenler, Allah'tan korkun, ma'siyetten korunun ve özü, sözü, fiili birleşen sadıklarla beraber olun.”
buyrulmasıyla gerek cismânî, ve gerekse kalbî olarak sâdıklarla beraber olunmak emredilmiştir.
Tevessül ve sadıklarla beraber olunmak, Allah Teâlâ'ya kulluk yapmayı kolaylaştırır, amaca ulaştırır.
Gönül birliği ve ashabın, kıyamete kadar ardınca giden ehli takvânın halkasına girilmesi amacıyla muhasebe, rabıta ve her ibadetten önce, hamd-u salâttan sonra ayet ve hadîsin nazmıyla şu dua okunur:
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِاْلاِيمَانِ وَلاَ تَجْعَلْ فِى قُلُوبِنَا غِلاًّ لِلَّذِينَ اٰمَنُوا رَبَّنَا اِنَّكَ رَؤُوفٌ رَحِيمٌ رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَاِلَيْكَ اَنَبْنَا وَاِلَيْكَ الْمَصِيرُ رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“Rabbena-ğfir lenâ ve liihvânine-llezîne sebekûnâ bil'îmân, ve lâ tec'al fî kulûbinâ ğıllen lillezîne âmenû, Rabbenâ inneke Raûfur-Rahîm. Rabbenâ Aleyke tevekkelnâ ve İleyke enebnâ ve İleyk-el-masîr. Rabbenâ lâ tec'alnâ fitneten lillezîne keferû, vağfir lenâ, Rabbenâ inneke
Ent-el-Azîz-ul -Hakîm.”
Yani: “Ey Rabb'imiz! Bizlere ve imanla bizden geçip öncelik hakkını alan –ashab, tâbiîn ve ardınca giden– kardeşlerimize mağfiret et.
Kalblerimizde Mü'min kardeşlerimize karşı kin beslemek, hased beslemek, buğzetmek gibi bir karışıklığı = hıyaneti kılma = sil.
Ey Rabb'imiz! Gerçekte Sen son derece şefkat ve merhamet edicisin. Ey Rabb'imiz! Gerçekte biz San'a tevekkül ettik, San'a inâbe ettik = suçlarımızı itirafla huzuruna dönüp sığındık. Zaten son dönüş de ancak San'adır.
Ey Rabb'imiz! Bizleri kafirlerin küfrüne sebeb kılma. Bizi mağfiret et. Ey Rabb'imiz! Gerçekte Sen... Sen mülkünde ğâlib, hüküm ve hikmet sahibisin.” demektir.
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذِى يُبَلِّغُنِى حُبَّكَ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ اَحَبَّ اِلَىَّ مِنْ نَفْسِى وَاَهْلِى وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ اَللّٰهُمَّ ارْزُقْنِى حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يَنْفَعُنِى حُبُّهُ عِنْدَكَ اَللّٰهُمَّ فَكَمَا رَزَقْتَنِى مِمَّا اُحِبُّ فَاجْعَلْهُ قُوَّةً لِى فِيمَا تُحِبُّ اَللّٰهُمَّ وَمَا زَوَيْتَ عَنِّى مِمَّا اُحِبُّ فَاجْعَلْهُ فَرَاغًا لِى فِيمَا تُحِبُّ
“Allâhumme innî es'eluke hubbeke ve hubbe men yuhibbuke, vel'amel-ellezî yubelliğunî hubbeke. Allâhumm-ec'al hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve min-el-mâi-l-bârid. Allâhumm-erzuknî hubbeke ve hubbe men yenfaunî hubbuhu Indeke. Allâhumme fekemâ razaktenî mimmâ uhibbu fec'alhu kuvveten lî fîmâ tuhibbu, Allâhumme ve mâ zeveyte annî mimmâ uhibbu fec'alhu ferâğan lî fîmâ tuhibbu.”
Aynı zamanda bu duanın, namaz tesbîhlerinden sonra okunması müstehabdır.
Yani: “Allâhumme! Sen'den sevgini isterim. Seni sevenlerin sevgisini isterim. Beni sevgi ve aşkına ulaştıracak ameli isterim. Allâhumme! Sevgini bana, nefsimden, ehlimden, soğuk sudan daha sevgili kıl. Allâhumme! Sevgini bana rızk kıl. Nezdin'de sevgisi bana faide verecek kimsenin sevgisini de ver. Allâhumme! Sevdiğim şeyler ile beni rızklandırdığın gibi, onu, sevdiğin şeylerde bana kuvvet kıl. Allâhumme! Onu benden kaydırmış olduğun sevgileri, sevdiğin şeylerde bana kalbimi sevgilerin aksetmesi için) kap kıl.” demektir.
Yani ashab-ı kiramı, ardınca giden takva sahiblerini, özellikle bağlı olduğumuz üstazı vesile edinmek için bu dua okunur.
Bu duanın okunması şartıyla gönül birliği yapan mürid Müslümana, cin, şeytan ve hiçbir şey mukâvemet edemez.
Her akşam namazından sonra, ramazân-ı şerîfte her öğlen namazından sonra, yahud gecenin en müsaid zamanında, kendini mürşidinin huzurunda bulundurarak seccâdene oturur:
اَللّٰهُمَّ اِنَّ هٰذَا اِقْبَالُ لَيْلِكَ وَاِدْبَارُ نَهَارِكَ وَاَصْوَاتُ دُعَائِكَ وَاٰوَانُ مَغْفِرَتِكَ فَاغْفِرْ لِى * رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِاْلاِيمَانِ وَلاَ تَجْعَلْ فى قُلُوبِنَا غِلاًّ لِلَّذِينَ اٰمَنُوا رَبَّنَا اِنَّكَ رَؤُوفٌ رَحِيمٌ
“Allâhumme inne hêzê ikbâlu leylike ve idbâru nehârike ve esvâtu duâike ve êvânu mağfiretike, fağfirlî.
Rabbenağfir lenâ ve li ihvâninellezîne sebekûnâ bil'îmâni ve lâ tec'al fî kulûbinâ ğıllen lillezîne âmenû. Rabbenâ inneke Raûf-ur-Rahîm.” dersin.
Yani: “Allâhumme, ya Rabbî! İşte bu Sen'in gecenin bize yönelmesi, Sen'in gündüzünün bizi arkaya alması ve Sen'in davetinin yahud: kullarının dualarının sesleri ve mağfiretinin kapılarının açılması zamanıdır. Binaenaleyh benim ayıb ve kusurlarımı örtbas ederek mağfiret eyle.
Ey Rabb'imiz! Bizi ve iman ile daha önceden bizi geçmiş olan Din kardeşlerimizi yarlıga ve İman etmiş kimseler için kalblerimizde bir kin bırakma. Ey Rabb'imiz! Şübhesiz ki Sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” demektir.
Sonra en azında mürşîdini yahud sevdiğin Mü'min kardeşini tam karşında canlandırıp, yerine göre kendinle onun arasındaki sevgi bağını kurar, sonra:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ تَسْلِيمًا كَثِيرًا
“Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslîmen kesîrâ.” dersin.
Yani: “Allâhumme! Efendimiz Muhammed'in ve âlinin, ashâbının üzerine rahmetler yağdır. Çok selâmet ve eminlikler ver.” demektir.
Sâir vakitte de fiilen her an iman kardeşliğinin hakkına riayet edersin.
[*]
[*]“Tek Çare”de ihvanla rabıta, “Edeble Varış Lütufla Dönüş” ve “Özleşme Yolu”nda mürşidle rabıta keyfiyetleri, çeşitleri yazılmıştır.