بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

PROVERB1

Turkish ProverbsEnglish Equivalent (=eşdeğeri):
  Denize düşen yılana sarılır. A drowning man will catch a straw. 
Boğulmakta olan bir adam saman çöpüne (bile) sarılır (yakalar, tutunur).
to drown /DCR(AU)N/ = (suda) boğmak veya boğulmak... drowning = boğulmakta... drowned = boğulmuş... [Dikkat: Bu fiili, "gırtlağını sıkıp boğmak" anlamına kullanamazsınız. to strangle, /-Æ-/ to strangulate  /-Æ-/ = boğazını sıkıp boğmak, öldürmek; to suffocate /SA-fı-KEYT/ ise = (havasızlıktan) boğmak / boğulmak...]
  Dost kara günde belli olur. A friend in need is a friend indeed
İhtiyaç anında (yardıma koşan) bir dost, gerçek bir dosttur.
indeed = "deed" (okunuşu /Dİ:D/) "do" fiilinin ad halidir. Yani, "yapılan şey, eylem" demektir. Bileşik tek sözcük halinde yazılan "indeed" deyimi, Türkçe'ye "fiili, fiiliyatta" kavramlarından ötürü "gerçekten, gerçekten de" ifadeleri ile çevrilir.
İlginç olan bir nokta ise şudur: "in need" deyimi daha yaygın olarak karşınıza "ihtiyaç içindeki, muhtaç" anlamına çıkacaktır: "children in need... pets in need" gibi... "
  Yarı cahilden kork. A little knowledge is a dangerous thing.
DİKKAT:1. I have little love for you... 2. I (still) have a little love for you." Hangisinde sizi "hemen hiç sevmediğimi, daha doğrusu hiç sevmediğimi" dile getirmiş olurum?
"We have little sugar left." = Çok az şekerimiz kaldı.
"We have a little sugar left" = Biraz şekerimiz var.
Hatta, şööle anlamlı anlamlı "I have a few friends in Ankara," desem, "Ankara'da muayyen çevrelerde" işbitirici dostlarım olduğunu, işi kolaylıkla kotarabileceğimi dile getirmiş olurdum. (Çünkü kinayeli ses tonum, "a few" deyişinin aslında "a lot" anlamına geldiğini münasip biçimde iletmiş olurdu.)Dolayısıyla, eğer atasözünde, "Little knowledge" diye söze başlamış olsalardı, malumu ilandan öte gitmemiş olurlardı.
  Derdini söylemeyen, derman bulamaz.A problem shared is a problem halved. = Paylaşılan bir sorun yarıya indirilmiş bir sorundur...
Grief divided is made lighter. = Bölünüp paylaşılan keder hafifletilmiş olur...
to share = paylaşmak. to halve/HALV/=yarıya indirmek veya bölmek grief /GRİ:F/=üzüntü,yas,keder  to make lighter = hafifletmek
  (Fazla) Yuvarlanan taş yosun tutmaz. A rolling stone gathers no moss.
to gather=toplamak,biraraya getirmek,biriktirmek. moss=yosun (kara ve kaya yosunu)
Bu sözün Türkçe'deki anlamı şöyledir: "Durmadan yer yurt değiştiren kişi, mal mülk ve eşya tutamaz, varlık edinemez." Oysa, İngilizce'de önplana çıkan anlam ise, "Böyle kişiler dert ve sorumluluk almaktan uzak kalmış olurlar, bu da bir avantaj; ama aynı zamanda yerleşip bir baltaya da sap olamayacaklardır." Bu bakımdan, İngilizce karşılığını "near-equivalent" şeklinde niteledim.
For the Connoisseur: This proverb most probably says, "A person who never stays long in one place will never be encumbered by responsibilities. But on the other hand, the person who is on the move all the time will never accomplish much either." The proverb is based on the Latin: Saxum volutum non obducitur musco. It has been traced back to around the first century B.C. (Publilius Syrus). It was included in John Heywood’s The Book of Proverbs (1546).