بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Dini ve İLmi ARAştırmalar Merkezi

Ehli Sünnet vel'Cemaat'ten olmanın alâmetleri 88-89. Beytlerin Şerhi

EHLİ SÜNNET VEL'CEMAAT'TEN
OLMANIN ALÂMETLERİ

            Ebû Davud'un, Ebû Hureyre radıyallahu an­hu'nun naklinden sahih mürsel olarak tahric ettiği bir hadiste Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:اَلجِهَادُ وَاجِبٌ عَلَيْكُمْ مَعَ كُلِّ اَمِيرٍ بَرًّا كَانَ اَوْ فَاجِرًا وَالصَّلاَةُ وَاجِبَةٌ عَلَيْكُمْ خَلْفَ كُلِّ مُسْلِمٍ بَرًا كَانَ اَوْ فَاجِرًا وَاِنْ عَمِلَ الكَبَائرَ وَالصَّلاَةُ وَاجِبةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ بَرًا كَانَ اَوْ فَاجِرًا وَاِنْ عَمِلَ الكَبَائرَ “İyi, takva ve salih olsun, fâcir ve kötü olsun, her müslüman emîrle birlikte üzerinizde cihad vacibdir. İyi, takva ve salih olsun, fâcir ve kötü olsun, büyük günah işlese bile, her müslümanın arkasında cemaatle namaz kılmanız vacibdir. İyi, takva ve salih olsun, fâcir ve kötü olsun, büyük günah işlese bile, ölen her müslümanın üzerinde cenaze namazını kıl­manız vacibdir. İbnu Türkmânî lakabıyla meşhur hicrî 745'te vefat eden, imam, muhaddis, allâme Alâaddîn bin Ali bin Osman el-Mardinî Sünen-i Beyhakî'nin ta'lîkında yani “El-Cevher-un-Nakî”de diyor ki: «İmam Beyhakî burada bu hadîsin üzerinde sükût ettiyse de, «El-Ma'rife» adlı kitabında: “İmam Mekhûl'le Ebû Hureyre arasında vukû' bulan irsalle birlikte hadîsin isnadı sahihtir.” demektedir. Beyha­kî'nin tahric ettiği Ebû Hureyre radıyallahu anhu'dan gelen, İbnu Mâce'nin de tahric ettiği Vâsile bin Es­ku'dan gelen diğer hadîs-i şerîfte:صَلُّوا خَلْفَ كُلِّ بَرٍّ وَفَاجِرٍ وَصَلُّوا عَلَى كُلِّ بَرٍّ وَفَاجِرٍ وَجَاهِدُوا مَعَ كُلِّ بَرٍّ وَفَاجِرٍ “İyi olsun fâsık olsun, her müslümanın arkasında namaz kılın. İyi olsun fâsık olsun, her müslümanın üzerine cenaze namazını kılın. İyi olsun fâsık olsun, her müs­lüman emîrle cihad edin.” buyrulmaktadır. Bu ikinci hadis zaif olsa bile ulemâ onunla amel etmişlerdir. Zaten İmam Ebû Hanîfe radıyallahu anhu: “Hadîsin zaifi, müctehidlerin ictihadından daha kuvvetlidir.” demektedir. Şu kadar ki İmam Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî radıyallahu anhumâ, “Kerahatle beraber, fâsık bir emîrin arkasında namaz kılınabilir.” demekte itti­fak etmektedirler. İmam Zeylâî işareten ve İmam Münâvî sarâhaten diyor ki: “Ehli Sünnet vel'Cemaatin mezhebi budur. Bunun ötesinde kalan itikadlar, bâtıl ve fâsiddir.” Bunun için Şeyh İbrahim Hakkı rahimehullah da:

وَ بَـرّ وُ فـَاجِــرَه اُويُـوبْ نَـمَـازِمْ قِـيلُـورَمْ بِـيـلَــه

هَـمْ اٰنْـلَـرِينْ جَـنـَازَه سِـى نَمَـازِيــــنْ قِـيلُـورَمْ لِلّٰهْ

«Ve berr-u fâcire uyub namazım kılıram bile

Hem anların cenazesi namazın kılıram Lillah

Salihe de fâsıka da uyup namazımı kılarım. Salih olsun fâsık olsun, her müslümanın cenaze namazını Allah için kılarım.» dedi.

Hadîs-i şerîfteki بَرّ kelimesi: takva sahibi, ebrar = salih, yararlı... فَاجِر: günah işleyen, eziyet veren demektir. Cemaatle namaz kıl­manın ehemmiyetinden ve kuvvetli sünnet olmasın­dan dolayı vacible ifade edilmiştir. Şu halde “İyi, tak­va ve salih olsun, fâcir ve kötü olsun, büyük günah işlese bile, her müslümanın arkasında cemaatle namaz kılmanız vacibdir.” yani hâsılı, mutlak cemaatle namaz kılmak, kuvvetli sünnet, imam fâsık olduğu takdirde yine arkasında cemaat olmanız caizdir. Başlangıçta değil de sonunda emîr fâsık olsa dahi arkasında namaz kılın, karşısına gelmeyin, demektir.
            Büyük imamların, bilahare fıskını ilan eden imam = hükümdarlara karşı gelmeleri, zalim hüküm­darın karşısına gelmenin haram olmasının üzerine icmâ'larının bağlanmasından önceydi. İcmâ' bağla­nınca, ümmet, ma'siyeti emretmekten başka müslü­man emîre karşı gelmenin haram olduğunda ittifak ettiler. Ve bugüne kadar iş bunun üzerinde devam etmektedir.
            Ayrıca dört mezhebden birine göre namaz ve kıraati sahih olan her imama uymak, müslüman­lardan küfrü apaçık tesbit edilmeyen ölen her müslü­manın cenaze namazını kılmak da, Ehli Sünnet vel'Cemaatin alâmetlerindendir. Bir de,

اٰدِيكْ اُوزْرَه حَضَرْدَه هَمْ سَـفَـرْدَه مَسِـــحْ جَائِزْدِرْ

وَمُسْكِرْ اُولْمَيَانْ تَمْرُ و عِنَبْ صُويِى مُبَاحُ اللّٰهْ

 Adîn üzre hazarda hem seferde mesih câizdir

Ve müskir olmayan temr-u ineb suyu Mübâhullah

Hazarda ve seferde deriden yapılmış mes üzerine meshetmek caizdir. Sekir vermeyen hurma ve üzüm­den çıkan meşrubatlar, Allah'ın helal ettiği şeylerdir. Ve bunlar dahi Ehli Sünnet vel'Cemaat olmaklığın alâmetidir.